-
گر نماید غیر هم تمویه اوست ** ور رود غیر از نظر تنبیه اوست
- Göze bir başkasını gösterirse bu onun işidir. Gözden kendisinden başkası kaybolur, göz yalnız Hakk’ı görürse bu da onun uyandırmasıdır.
-
پس یقین گشتش که جذبه زان سریست ** کار حق هر لحظه نادر آوریست
- Padişah, iyice anladı ki gönlünün akması Tanrıdan. Tanrının işi her an eşsiz örneksiz şeyler yaratmaktır.
-
اسپ سنگین گاو سنگین ز ابتلا ** میشود مسجود از مکر خدا
- Onun hilesiyle taştan öküze , taştan ata tapar, secde ederler.
-
پیش کافر نیست بت را ثانیی ** نیست بت را فر و نه روحانیی
- Kafire göre putun bir ikincisi olamaz. Halbuki putta ne bir kudret vardır, ne bir ruhaniyet.
-
چست آن جاذب نهان اندر نهان ** در جهان تابیده از دیگر جهان 3360
- Öyle olduğu halde o gizliden gizli gönülleri çekip duran nedir? O, bu aleme başka bir alemden parlamadadır.
-
عقل محجوبست و جان هم زین کمین ** من نمیبینم تو میتوانی ببین
- Bu pusuyu akıl da görmez can da. Ben göremiyorum sen görebiliyorsan gör.
-
چونک خوارمشه ز سیران باز گشت ** با خواص ملک خود همراز گشت
- Harzemşah, gezintiden dönünce saltanat erkanının ileri gelenlerine sırrını açtı.
-
پس به سرهنگان بفرمود آن زمان ** تا بیارند اسپ را زان خاندان
- Derhal, çavuşlara o atı. Beyden alıp getirmelerini emretti.
-
همچو آتش در رسیدند آن گروه ** همچو پشمی گشت امیر همچو کوه
- Çavuşlar ateş gibi koşup vardılar. Dağ gibi olan o bey yüne döndü adeta.
-
جانش از درد و غبین تا لب رسید ** جز عمادالملک زنهاری ندید 3365
- Dertten elemden canı ağzına geldi. imadülmülk’ten başka derdine derman olacak kimseyi göremedi.