English    Türkçe    فارسی   

6
3371-3380

  • در امیری او غریب و محتبس  ** در صفات فقر وخلت ملتبس 
  • Beylikte garipti kimsesizdi. Yokluk ve Tanrı sevgisi sıfatlarında gizlenmişti.
  • بوده هر محتاج را هم‌چون پدر  ** پیش سلطان شافع و دفع ضرر 
  • Her ihtiyaç sahibine baba gibiydi. Padişahın tapısında şefaatçiydi her zararı def ederdi.
  • مر بدان را ستر چون حلم خدا  ** خلق او بر عکس خلقان و جدا 
  • Kötüleri, Tanrı hilmi gibi örterdi. Hasılı huyu halkın huyundan bambaşka ve tamamıyla aykırıydı.
  • بارها می‌شد به سوی کوه فرد  ** شاه با صد لابه او را دفع کرد 
  • Kaç kere vezirliği bırakıp ibadet için yalnızca dağlara yönelmişti de padişah yüzlerce niyazlarda bulunarak onu önlemişti.
  • هر دم ار صد جرم را شافع شدی  ** چشم سلطان را ازو شرم آمدی  3375
  • Her an yüzlerce suça şefaat etse padişah ondan utanır şefaatini kabul ederdi.
  • رفت او پیش عماد الملک راد  ** سر برهنه کرد و بر خاک اوفتاد 
  • O bey adalet ve insaf sahibi imadülmülk’ ün yanına baş açık bir halde koştu, başına topraklar serpiyordu.
  • که حرم با هر چه دارم گو بگیر  ** تا بگیرد حاصلم را هر مغیر 
  • Dedi ki : Haremde neyim var neyim yoksa hepsini alsın yağmacılara buyursun, varımı yoğumu yağma ettirsin.
  • این یکی اسپست جانم رهن اوست  ** گر برد مردم یقین ای خیردوست 
  • Fakat şu bir tek at yok mu o benim canımdır. Ey beni seven hayrımı isteyen! İyice bil ki onu alırsa öldüm ben.
  • گر برد این اسپ را از دست من  ** من یقین دانم نخواهم زیستن 
  • Bu atı elimden alırsa muhakkak biliyorum ki yaşayamam artık.
  • چون خدا پیوستگیی داده است  ** بر سرم مال ای مسیحا زود دست  3380
  • Tanrı sana bu yakınlığı ihsan etmiş ey Mesih hemen elinle başımı okşa.