-
بوده هر محتاج را همچون پدر ** پیش سلطان شافع و دفع ضرر
- Her ihtiyaç sahibine baba gibiydi. Padişahın tapısında şefaatçiydi her zararı def ederdi.
-
مر بدان را ستر چون حلم خدا ** خلق او بر عکس خلقان و جدا
- Kötüleri, Tanrı hilmi gibi örterdi. Hasılı huyu halkın huyundan bambaşka ve tamamıyla aykırıydı.
-
بارها میشد به سوی کوه فرد ** شاه با صد لابه او را دفع کرد
- Kaç kere vezirliği bırakıp ibadet için yalnızca dağlara yönelmişti de padişah yüzlerce niyazlarda bulunarak onu önlemişti.
-
هر دم ار صد جرم را شافع شدی ** چشم سلطان را ازو شرم آمدی 3375
- Her an yüzlerce suça şefaat etse padişah ondan utanır şefaatini kabul ederdi.
-
رفت او پیش عماد الملک راد ** سر برهنه کرد و بر خاک اوفتاد
- O bey adalet ve insaf sahibi imadülmülk’ ün yanına baş açık bir halde koştu, başına topraklar serpiyordu.
-
که حرم با هر چه دارم گو بگیر ** تا بگیرد حاصلم را هر مغیر
- Dedi ki : Haremde neyim var neyim yoksa hepsini alsın yağmacılara buyursun, varımı yoğumu yağma ettirsin.
-
این یکی اسپست جانم رهن اوست ** گر برد مردم یقین ای خیردوست
- Fakat şu bir tek at yok mu o benim canımdır. Ey beni seven hayrımı isteyen! İyice bil ki onu alırsa öldüm ben.
-
گر برد این اسپ را از دست من ** من یقین دانم نخواهم زیستن
- Bu atı elimden alırsa muhakkak biliyorum ki yaşayamam artık.
-
چون خدا پیوستگیی داده است ** بر سرم مال ای مسیحا زود دست 3380
- Tanrı sana bu yakınlığı ihsan etmiş ey Mesih hemen elinle başımı okşa.
-
از زن و زر و عقارم صبر هست ** این تکلف نیست نی تزویریست
- Kadına da sabrederim, altınım akarım gitse de aldırmam. Bu ne uydurma laf, ne de hile.