-
تو از آن خود بکن از وی مگیر ** گرچه او خواهد خلاص از هر اسیر
- Fakat sen onun yaptığını bakma, sana layık olanı yap. O tutsak olan kullardan halas olmasını beklemede, fakat sen halas et onu.
-
زانک محتاجند این خلقان همه ** از گدایی گیر تا سلطان همه
- Çünkü bu halkın hepsi de muhtaçtır yoksulundan tut da padişahına kadar hepsi.
-
با حضور آفتاب با کمال ** رهنمایی جستن از شمع و ذبال
- Yüceliklere sahip dururken bir mumdan, bir mum yalımından yol bulmayı ummak..
-
با حضور آفتاب خوشمساغ ** روشنایی جستن از شمع و چراغ 3390
- Güzelim parlak güneş meydandayken mumla kandilden ayrılmak istemek!
-
بیگمان ترک ادب باشد ز ما ** کفر نعمت باشد و فعل هوا
- Fakat şüphe yok ki bizim şanımız, edebi terk etme, nimete karşı küfranda bulunma, heva ve hevesinize uymadır.
-
لیک اغلب هوشها در افتکار ** همچو خفاشند ظلمت دوستدار
- Akıllıların çoğu düşünceye daldığı zaman yarasa gibi karanlığı sever.
-
در شب ار خفاش کرمی میخورد ** کرم را خورشید جان میپرورد
- Geceleyin yarasa, bir kurtcağız yese, o kurtu bile can güneşi beslemiş, yetiştirmiştir.
-
در شب ار خفاش از کرمیست مست ** کرم از خورشید جنبنده شدست
- Yarasa geceleyin o kurtu yiyip sarhoş olduysa, kurt, yine güneş yüzünden canlanmıştır.
-
آفتابی که ضیا زو میزهد ** دشمن خود را نواله میدهد 3395
- Işığı, aydınlığı meydana getiren güneş, düşmanını bile doyurmadadır.
-
لیک شهبازی که او خفاش نیست ** چشم بازش راستبین و روشنیست
- Fakat yarasa olmayan iri doğan kuşunun açık gözü doğru yolu görür, aydındır.