English    Türkçe    فارسی   

6
34-43

  • نحلها بر کو و کندو و شجر  ** می‌نهند از شهد انبار شکر 
  • Bal arıları dağlarda, kovanlarda, ağaçlarda baldan şeker ambarları doldurur.
  • زهرها هرچند زهری می‌کنند  ** زود تریاقاتشان بر می‌کنند  35
  • Zehirler, tesirlerini yapıp dururlar ama panzehirler de hemen o tesirleri gideriverir.
  • این جهان جنگست کل چون بنگری  ** ذره با ذره چو دین با کافری 
  • Şu âleme baksan görürsün ki baştanbaşa savaştan ibarettir. Zerre, zerreyle âdeta dinin kâfirlerle savaşması gibi savaşır durur.
  • آن یکی ذره همی پرد به چپ  ** وآن دگر سوی یمین اندر طلب 
  • Bir zerre sola doğru uçmaktadır, öbürü sağa doğru gidip arayacağını aramada.
  • ذره‌ای بالا و آن دیگر نگون  ** جنگ فعلیشان ببین اندر رکون 
  • Bir zerre yücelere çıkmada, öbürü baş aşağı düşmede. Şöyle durur gibi görünürler ama onların savaşını bu durgunluk âleminde gör.
  • جنگ فعلی هست از جنگ نهان  ** زین تخالف آن تخالف را بدان 
  • Onların fiilî savaşları, gizli savaşlarından ileri gelmededir. Bu aykırılığı gör de o aykırılığı anla.
  • ذره‌ای کان محو شد در آفتاب  ** جنگ او بیرون شد از وصف و حساب  40
  • Fakat güneşte mahvolan zerrenin savaşı, vasıftan, hesaptan dışarıdır.
  • چون ز ذره محو شد نفس و نفس  ** جنگش اکنون جنگ خورشیدست بس 
  • Zerrenin kendisi de, nefesi de mahvoldu mu artık onun savaşı, ancak güneşin savaşıdır.
  • رفت از وی جنبش طبع و سکون  ** از چه از انا الیه راجعون 
  • Onun kendiliğinden hareketi de kalmamıştır, duruşu da. Neden? “Biz Allahya dönenleriz” sırrından.
  • ما به بحر تو ز خود راجع شدیم  ** وز رضاع اصل مسترضع شدیم 
  • Biz, kendimizden geçip senin denizine döndük. Asıldan süt içtik, geliştik.