-
پس عماد الملک گفتش ای خدیو ** چون فرشته گردد از میل تو دیو
- İmadülmülk dedi ki: Padişahım, gönlünün akışı sana şeytanı melek gibi göstermede.
-
در نظر آنچ آوری گردید نیک ** بس گش و رعناست این مرکب ولیک
- İyice dikkat edersen görürsün: Pek güzel, pek dilber bu at ama,
-
هست ناقص آن سر اندر پیکرش ** چون سر گاوست گویی آن سرش
- Bedenine göre başı kusurlu. Başı adeta öküz başına benziyor.
-
در دل خوارمشه این دم کار کرد ** اسپ را در منظر شه خوار کرد 3460
- Bu söz, Harzemşah’ın gönlüne tesir etti. At gözünden düştü.
-
چون غرض دلاله گشت و واصفی ** از سه گز کرباس یابی یوسفی
- Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
-
چونک هنگام فراق جان شود ** دیو دلال در ایمان شود
- Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
-
پس فروشد ابله ایمان را شتاب ** اندر آن تنگی به یک ابریق آب
- Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.
-
وان خیالی باشد و ابریق نی ** قصد آن دلال جز تخریق نی
- Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
-
این زمان که تو صحیح و فربهی ** صدق را بهر خیالی میدهی 3465
- Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun.
-
میفروشی هر زمانی در کان ** همچو طفلی میستانی گردگان
- Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.