-
چون غرض دلاله گشت و واصفی ** از سه گز کرباس یابی یوسفی
- Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
-
چونک هنگام فراق جان شود ** دیو دلال در ایمان شود
- Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
-
پس فروشد ابله ایمان را شتاب ** اندر آن تنگی به یک ابریق آب
- Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.
-
وان خیالی باشد و ابریق نی ** قصد آن دلال جز تخریق نی
- Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
-
این زمان که تو صحیح و فربهی ** صدق را بهر خیالی میدهی 3465
- Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun.
-
میفروشی هر زمانی در کان ** همچو طفلی میستانی گردگان
- Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.
-
پس در آن رنجوری روز اجل ** نیست نادر گر بود اینت عمل
- Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
-
در خیالت صورتی جوشیدهای ** همچو جوزی وقت دق پوسیدهای
- Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
-
هست از آغاز چون بدر آن خیال ** لیک آخر میشود همچون هلال
- O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
-
گر تو اول بنگری چون آخرش ** فارغ آیی از فریب فاترش 3470
- Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun.