-
آن زمان یک چاه شوری از درون ** به ز صد جیحون شیرین از برون
- İşte o zaman kale içindeki bir acı kuyu dışarıdaki, yüz tatlı ırmaktan daha iyidir.
-
قاطع الاسباب و لشکرهای مرگ ** همچو دی آید به قطع شاخ و برگ
- Sebepleri kesen ecel ve ölüm askeri de kış gibi dalları, yaprakları kesmeye gelir.
-
در جهان نبود مددشان از بهار ** جز مگر در جان بهار روی یار 3605
- O zaman ağaçlara bahar, yardım edemez. Ancak iç âlemindeki sevgilinin bahara benzeyen yüzü yardım eder.
-
زان لقب شد خاک را دار الغرور ** کو کشد پا را سپس یوم العبور
- Onun için şu toprak yeryüzüne” Gurur, aldanış yurdu” denmiştir. Çünkü göçme çağına ulaştın mı senden ayağını çekiverir.
-
پیش از آن بر راست و بر چپ میدوید ** که بچینم درد تو چیزی نچید
- Ondan önce senin sağında, solunda koşar, senin derdini ben alırım, senin yerine ben dertlenirim derdi. Bir şey almadı ya!
-
او بگفتی مر ترا وقت غمان ** دور از تو رنج و ده که در میان
- Gam zamanlarında sana, senden gam ırak olsun, gamla aranda on dağ bulunsun derdi.
-
چون سپاه رنج آمد بست دم ** خود نمیگوید ترا من دیدهام
- Fakat elem ordusu geldi de ağzını kapattı mı, seni görmüşlüğüm var bile demez.
-
حق پی شیطان بدین سان زد مثل ** که ترا در رزم آرد با حیل 3610
- Tanrı, şeytan içinde bu çeşit bir örnek gösterdi. Hilelerle seni savaşa sokar.
-
که ترا یاری دهم من با توم ** در خطرها پیش تو من میدوم
- Ben seninleyim, sana yardım eder, tehlikelerde senin önüne ben düşer, tehlikeye ben koşar, göğüs gererim.
-
اسپرت باشم گه تیر خدنگ ** مخلص تو باشم اندر وقت تنگ
- Oklara siper olur, dara düştün mü seni kurtarırım.