-
ذکر استثنا و حزم ملتوی ** گفته شد در ابتدای مثنوی
- Bu Tanrı izin verirse demek, bu kat, kat tedbir ve ihtiyat, Mesnevinin başlangıcında anlatıldı.
-
صد کتاب ار هست جز یک باب نیست ** صد جهت را قصد جز محراب نیست
- Yüz tane kitap olsa hepsi de bir baptan ibarettir. Yüz tarafta da bir tek mihraba dönülür.
-
این طرق را مخلصی یک خانه است ** این هزاران سنبل از یک دانه است
- Bu yolların hepsi de tek bir eve çıkar. Bu binlerce başak, bir tek tohumdan meydana gelmiştir.
-
گونهگونه خوردنیها صد هزار ** جمله یک چیزست اندر اعتبار
- Çeşit, çeşit yüz binlerce yemekler vardır. Fakat yemek olmak bakımından hepside bir şeydir.
-
از یکی چون سیر گشتی تو تمام ** سرد شد اندر دلت پنجه طعام 3670
- Bir tanesini yedin de tamamıyla doydun mu elli tane yemek olsa hepsinden soğursun.
-
در مجاعت پس تو احول دیدهای ** که یکی را صد هزاران دیدهای
- Fakat açken şaşılığın tutar, bir yemeği yüz bin yemek görürsün.
-
گفته بودیم از سقام آن کنیز ** وز طبیبان و قصور فهم نیز
- O halayığın hastalığını, doktorların ahvalini, kusurlarını, anlayışsızlıklarını söylemiştik ya.
-
کان طبیبان همچو اسپ بیعذار ** غافل و بیبهره بودند از سوار
- Hekimler, yularsız atlara benziyorlardı. Üstlerindekinden haberleri bile yoktu.
-
کامشان پر زخم از قرع لگام ** سمشان مجروح از تحویل گام
- Damakları, gemden yaralanmıştı, tırnakları yol yürümeden incinmişti.
-
ناشده واقف که نک بر پشت ما ** رایض و چستیست استادینما 3675
- Öyle olduğu halde üstümüzdeki hünerini gösteren bir binici demiyorlardı, haberleri yoktu bundan.