-
بر لب بام ایستاده قوم خوش ** هر یکی را بر زمین بین سایهاش
- Bir kavim dam kenarında bir hoşça durmuşlar. Her birinin gölgesi de bak yere vurmuş.
-
صورت فکرست بر بام مشید ** وآن عمل چون سایه بر ارکان پدید 3730
- O sağlam damın üstünde duran düşüncenin, fikrin suretidir. O ne yaparsa aşağıda o görünür.
-
فعل بر ارکان و فکرت مکتتم ** لیک در تاثیر و وصلت دو به هم
- İş yerde duvarda görünmede fikir gizli. Fakat tesir ve ulaşma bakımından ikisi de bir.
-
آن صور در بزم کز جام خوشیست ** فایدهی او بیخودی و بیهشیست
- Bir meclise zevk kadehinden içilen suretlerin eseri insanın kendisinden geçmesi sarhoş olmasıdır.
-
صورت مرد و زن و لعب و جماع ** فایدهش بیهوشی وقت وقاع
- Kadınla erkeğin ve ikisinin buluşma suretleri buluşma anında kendilerinden geçmelerini meydana getirir.
-
صورت نان و نمک کان نعمتست ** فایدهش آن قوت بیصورتست
- Bir nimet olan ekmek ve tuz suretinin eseri suretsiz olan kuvvettir.
-
در مصاف آن صورت تیغ و سپر ** فایدهش بیصورتی یعنی ظفر 3735
- Savaşta kılıç ve kalkan sureti suretsizlikle yani düşmana üstün olmayla sona erer.
-
مدرسه و تعلیق و صورتهای وی ** چون به دانش متصل شد گشت طی
- Medrese medreseye gidip gelme medresenin türlü, türlü suretleri insan bilgi sahibi olunca dürülür gider.
-
این صور چون بندهی بیصورتند ** پس چرا در نفی صاحبنعمتند
- Bu suretler suretsizliğin kuluyken nasıl oluyor da o nimet sahibine yok diyorlar?
-
این صور دارد ز بیصورت وجود ** چیست پس بر موجد خویشش جحود
- Bu suretler suretsizlikten vücut bulmuştur. Peki kendilerine bu varlığı verene şu aykırı gidiş onu şu inkar ediş nedir ki?