-
چون صور بندهست بر یزدان مگو ** ظن مبر صورت به تشبیهش مجو
- Mademki suretler kuldur, Tanrı’ya suret deme. Onu suret sanma, onu bir şeye benzetmeye kalkışma.
-
در تضرع جوی و در افنای خویش ** کز تفکر جز صور ناید به پیش
- Yalvar yakar kendini yok etmeye savaş. Çünkü düşünceden suretlerden başka bir şey meydana gelmez.
-
ور ز غیر صورتت نبود فره ** صورتی کان بیتو زاید در تو به 3750
- Başka bir suretle gelişmiyor, semirmiyorsan sende, sen yokken doğan suret elbette daha iyidir.
-
صورت شهری که آنجا میروی ** ذوق بیصورت کشیدت ای روی
- Bir şehre gider, o şehrin suretine ulaşırsın. A yolcu, seni oraya çeken suretsizliktir.
-
پس به معنی میروی تا لامکان ** که خوشی غیر مکانست و زمان
- Mana bakımından, hatta mekansızlık alemine kadar da gidersin. Çünkü zevk ve hoşluk, mekan ve zaman aleminden gayrı bir alemdir.
-
صورت یاری که سوی او شوی ** از برای مونسیاش میروی
- Bir sevgilinin suretine gidersin, onunla eş olmaya, arkadaşlık etmeye can atarsın.
-
پس بمعنی سوی بیصورت شدی ** گرچه زان مقصود غافل آمدی
- Maksattan gafilsin ama mana bakımından suretsizliğe gittin yine.
-
پس حقیقت حق بود معبود کل ** کز پی ذوقست سیران سبل 3755
- Şu halde hakikatte herkesin taptığı Hak’tır. Çünkü yollara gidenler zevk için giderler suretsizliğe doğru yürürler.
-
لیک بعضی رو سوی دم کردهاند ** گرچه سر اصلست سر گم کردهاند
- Ama bazıları yüzlerini kuyruğa tutmuşlardır. Baş, asıldır ama başı kaybetmişlerdir onlar.
-
لیک آن سر پیش این ضالان گم ** میدهد داد سری از راه دم
- Baş, bu sapıklar tarafından kaybedilmiştir. Fakat baş, kuyruk yolundan başlık eder.