در عدم بودی نرستی از کفش ** از کف او چون رهی ای دستخوش
Yokluktayken bile elinden kurtulamadın, şimdi nasıl kurtulabilirsin a güzelim!
آرزو جستن بود بگریختن ** پیش عدلش خون تقوی ریختن
İstek yok mu? İşte o, sıçramak, kaçmaktır; onun adaletine karşı takvanın kanını dökmektir.
این جهان دامست و دانهآرزو ** در گریز از دامها روی آر زو
Bu dünya tuzaktır, tanesi de istek. Tuzaklardan kaç onlardan yüz çevir.
چون چنین رفتی بدیدی صد گشاد ** چون شدی در ضد آن دیدی فساد
Böyle hareket ettin mi yüzlerce ferahlık bulursun. Fakat istekten geçemedin mi fesatlıklara uğrarsın.
پس پیمبر گفت استفتوا القلوب ** گر چه مفتیتان برون گوید خطوب 380
Bunun için Peygamber “Müftüler sana kuvvetli fetvalar bile verseler sen, kalbine danış” dedi.
آرزو بگذار تا رحم آیدش ** آزمودی که چنین میبایدش
İsteği bırak da Allah acısın. Bunun böyle olması lâzım, bunu denedin, sınadın ya.
چون نتانی جست پس خدمت کنش ** تا روی از حبس او در گلشنش
Mademki kaçamıyorsun, ona kullukta bulun da hapsinden kurtul, gül bahçelerine git.
دم به دم چون تو مراقب میشوی ** داد میبینی و داور ای غوی
Her an kendini görür gözetirsin adaleti de görürsün, yüceliği de ey azgın.
ور ببندی چشم خود را ز احتجاب ** کار خود را کی گذارد آفتاب
Fakat perde ardına girer, gözünü kaparsan senin bu göz yummanla güneş, işinden gücünden kalır mı hiç?
وا نمودن پادشاه به امرا و متعصبان در راه ایاز سبب فضیلت و مرتبت و قربت و جامگی او بریشان بر وجهی کی ایشان را حجت و اعتراض نماند
Padişahın,Eyaz’ın hareketini beğenmiyen beylere onun yüceliğinin rütbesindeki üstünlüğün, maaşındaki fazlalığın sebeplerini, hiçbir delil getiremiyecekleri, hiçbir itirazda bulunamıyacakları bir tarzda bildirip göstermesi
چون امیران از حسد جوشان شدند ** عاقبت بر شاه خود طعنه زدند 385
Beyler, hasetten coşunca nihayet padişahı bile kınamaya başlayıp dediler ki: