-
در چه افتی زین تفرج همچو او ** مر ترا لیک آن عنایت یار کو
- Bu gezinti yüzünden onun gibi kuyuya düşüyorsun ama nerede onun gibi sana da yar olacak Tanrı inayeti?
-
گر نبودی آن به دستوری پدر ** برنیاوردی ز چه تا حشر سر
- Yusuf, o gezintiye babasından izin almadan gitseydi mahşere kadar kuyudan çıkamazdı.
-
آن پدر بهر دل او اذن داد ** گفت چون اینست میلت خیر باد
- Babası, gönlü olsun diye ona izin verdi. Dedi ki: Mademki gönlün gezmeye akmada. Hadi hayra karşı.
-
هر ضریری کز مسیحی سر کشد ** او جهودانه بماند از رشد 4115
- Hangi kör olursa olsun bir Mesih’ten baş çekerse o çıfıtçasına doğru yoldan kalır.
-
قابل ضو بود اگر چه کور بود ** شد ازین اعراض او کور و کبود
- Görse de gözünün ışıklanması mümkündür. Fakat bu çekinmesi yüzünden büsbütün körleşip kaldı.
-
گویدش عیسی بزن در من دو دست ** ای عمی کحل عزیزی با منست
- İsa ona, gel der, bana sarıl. Ey kör, o yüce sürme bendedir.
-
از من ار کوری بیابی روشنی ** بر قمیص یوسف جان بر زنی
- Körsen bile benim mucizemle aydınlığa ulaşır, can Yusuf’unun gömleğine nail olursun.
-
کار و باری کت رسد بعد شکست ** اندر آن اقبال و منهاج رهست
- Sana o sınıklıktan sonra gelen ululukta devlet vardır. O devlet sana yol gösterir.
-
کار و باری که ندارد پا و سر ** ترک کن هی پیر خر ای پیر خر 4120
- Eli ayağı olmayan devleti terk et a kart eşek, terk et!
-
غیر پیر استاد و سرلشکر مباد ** پیر گردون نی ولی پیر رشاد
- Pirden başka üstat ve başbuğ olmasın. Fakat yaş bakımından pir değil, doğru yol piri.