-
گر رود صد سال آنک آگاه نیست ** بر عما آن از حساب راه نیست
- Birisi, körlükle ve bilmeden yüzyıl yürürse o aştığı yol, yoldan sayılmaz.
-
بیسلاحی در مرو در معرکه ** همچو بیباکان مرو در تهلکه
- Silahsız savaşa gitme. Korkusuzlar gibi tehlikeye atılma.
-
این همه گفتند و گفت آن ناصبور ** که مرا زین گفتهها آید نفور
- Kardeşleri, bu sözler söylediler ama o sabırsız şehzade dedi ki: Bana bu sözlerden nefret geliyor.
-
سینه پر آتش مرا چون منقل است ** کشت کامل گشت وقت منجل است 4160
- Göğüs ateşle dolu bir mangala benziyor. Ekin kemale geldi artık orak zamanı.
-
صدر را صبری بد اکنون آن نماد ** بر مقام صبر عشق آتش نشاند
- Gönülde bir sabır vardı, şimdi o da kalmadı. Sabrın yerine aşk gelip oturdu.
-
صبر من مرد آن شبی که عشق زاد ** درگذشت او حاضران را عمر باد
- Aşkın doğduğu gece sabrım öldü. O ölüp gitti. Tanrı sizlere ömür versin.
-
ای محدث از خطاب و از خطوب ** زان گذشتم آهن سردی مکوب
- Ey söz söyleyen! Ben söz söylemeden de geçtim, dinlemeden de. Artık soğuk demir döğmeye kalkışma.
-
سرنگونم هی رها کن پای من ** فهم کو در جملهی اجزای من
- Hey gidi hey… Ben, baş aşağı gelmişim, ayağımı bırak benim. Nerde benim bedenimin cüzlerinde bir akıllı fikir?
-
اشترم من تا توانم میکشم ** چون فتادم زار با کشتن خوشم 4165
- Ben deveyim, gücüm yettikçe yük çekerim. Düştüm mü kesilmem daha yeğ.
-
پر سر مقطوع اگر صد خندق است ** پیش درد من مزاج مطلق است
- Kesik başlarla dolu yüzlerce hendek olsa benim derdime karşı ancak bir eğlencedir bu.