- 
		    چون خطایین آن حساب با صفا  ** گرددش روشن ز بعد دو خطا 
 
		    - Hesaptaki iki yanlış gibi hani. O iki yanlıştan sonra hesap aydınlanır, doğrulur ya, tıpkı onun gibi.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    بعد از آن گوید اگر دانستمی  ** این معیت را کی او را جستمی 
 
		    - Fakat seferden sonra der ki: Bu beraberliği bilseydim hiç onu arar mıydım?
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    دانش آن بود موقوف سفر  ** ناید آن دانش به تیزی فکر 
 
		    - İyi ama onu anlamak sefere bağlıdır. O anlayış keskin fikirlerle elde edilmez ki.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   آنچنان که وجه وام شیخ بود  ** بسته و موقوف گریهی آن وجود    4185
 
		    - Hani Şeyh’in borcunun verilmesi de o çocuğun ağlamasına bağlıydı ya.
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    کودک حلواییی بگریست زار  ** توخته شد وام آن شیخ کبار 
 
		    - Helvacı çocuk, zarı, zarı ağladı da o ulular Şeyhinin borcunu ödediler.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    گفته شد آن داستان معنوی  ** پیش ازین اندر خلال مثنوی 
 
		    - Bu manevi hikaye, bundan önce “Mesnevi” içinde söylendi.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    در دلت خوف افکند از موضعی  ** تا نباشد غیر آنت مطمعی 
 
		    - Ondan başka bir yerden tamah etmeyesin diye bir yerden gönlüne bir korkudur düşer.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    در طمع فایدهی دیگر نهد  ** وآن مرادت از کسی دیگر دهد 
 
		    - Fakat bu tamaha bir başka fayda verir; o muradın başka bir kimseden meydana gelir.
 
		  
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   ای طمع در بسته در یک جای سخت  ** که آیدم میوه از آن عالیدرخت    4190
 
		    - Ey bir yere sıkıca bağlanan, maksadını oradan uman, o yüce ağaçtan meyve elde edeyim diyen!
 
		  
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    آن طمع زان جا نخواهد شد وفا  ** بل ز جای دیگر آید آن عطا 
 
		    - O maksadın, oradan olmaz da Tanrı onu başka bir yerden verir.