-
رحم بر دزدان و هر منحوسدست ** بر ضعیفان ضربت و بیرحمیست
- Hırsızlara ve her menhus adama acımak, zayıfları vurmak ve onlara merhamet etmektir.
-
هین ز رنج خاص مسکل ز انتقام ** رنج او کم بین ببین تو رنج عام
- Kendine gel de bu sıkıntı yüzünden öc almadan vazgeçme. O sıkıntıya, o eziyete pek bakma da umumi sıkıntıyı, umumi eziyeti gör.
-
اصبع ملدوغ بر در دفع شر ** در تعدی و هلاک تن نگر
- Şerri defetmek için ısırılan parmağı kes at. Bedeninin helak olacağına, zulme uğrayacağına bak.
-
اتفاقا اندر آن ایام دزد ** گشته بود انبوه پخته و خام دزد
- Tesadüf bu ya; o günlerde hırsızlar pek çoğalmıştı. Pişkin, ham bir çok hırsız belirmişti.
-
در چنین وقتش بدید و سخت زد ** چوبها و زخمهای بیعدد 4265
- İşte bekçi, o adamı böyle bir zamanda yakalamış sayısız kötek atmış, sopayla iyice dövmüştü.
-
نعره و فریاد زان درویش خاست ** که مزن تا من بگویم حال راست
- O yoksul dövme doğruyu söyleyeceğim diye bar bar bağırmaya başlamıştı.
-
گفت اینک دادمت مهلت بگو ** تا به شب چون آمدی بیرون به کو
- Bekçi dedi ki: Peki mühlet verdim, söyle. Neden geceleyin sokağa çıktın?
-
تو نهای زینجا غریب و منکری ** راستی گو تا بچه مکر اندری
- Sen buralı değilsin, yabancısın, belli. Doğru söyle, ne hileye çattın bakalım?
-
اهل دیوان بر عسس طعنه زدند ** که چرا دزدان کنون انبه شدند
- Divan ehli, bekçiyi kınamışlar, neden hırsızlar bu zaman çoğaldılar?
-
انبهی از تست و از امثال تست ** وا نما یاران زشتت را نخست 4270
- Bu çokluk senin ve senin gibilerin yüzünden. Önce çirkin ve pis arkadaşlarını göster.