-
بر سر گنج از گدایی مردهام ** زانک اندر غفلت و در پردهام
- Definenin başında yoksulluktan ölüyormuşum. Ne kadar da gaflet içindeymişim, ne kadar da perde ardındaymışım, gözüm örtülüymüş, dedi.
-
زین بشارت مست شد دردش نماند ** صد هزار الحمد بی لب او بخواند
- Bu muştuluktan sarhoş oldu, derdi kalmadı. Dilsiz, dudaksız yüz binlerce hamd okudu.
-
گفت بد موقوف این لت لوت من ** آب حیوان بود در حانوت من 4325
- İçinden nasibine ermek için bu sıkıntıya uğramam lazımmış. Halbuki abıhayat, benim meyhanemdeymiş.
-
رو که بر لوت شگرفی بر زدم ** کوری آن وهم که مفلس بدم
- Yürü, ben yüce bir nimete nail oldum. Kendimi müflis sanıyordum, o körlüğe rağmen bu nimeti buldum.
-
خواه احمقدان مرا خواهی فرو ** آن من شد هرچه میخواهی بگو
- İster bana ahmak de, ister aşağılık bir adam. O define benim oldu ya, sen dilediğini söyle.
-
من مراد خویش دیدم بیگمان ** هرچه خواهی گو مرا ای بددهان
- Ben şüphesiz olarak muradımı gördüm. A kötü ağızlı, sen ne istersen söyle.
-
تو مرا پر درد گو ای محتشم ** پیش تو پر درد و پیش خود خوشم
- Ey ulu er, sen bana dertli de. Sence dertliyim ama kendimce hoşum ben.
-
وای اگر بر عکس بودی این مطار ** پیش تو گلزار و پیش خویش راز 4330
- Eğer bu iş aksine olsaydı da sana gül bahçesi, bana hor hakir bir yet kesilseydi ne yapardım, vay bana dedi.
-
گفت با درویش روزی یک خسی ** که ترا اینجا نمیداند کسی
- Aşağılık bir adam, bir gün yoksulun birine dedi ki: Burada seni kimse bilmiyor.
-
گفت او گر مینداند عامیم ** خویش را من نیک میدانم کیم
- Yoksul, "Yabancıyım, bilmiyebilir. Fakat ben kim olduğunu biliyorum ya.