-
در میان جانشان بود آن سمی ** لک قاصد کرده خود را اعجمی
- O yüce padişah da onların içindeydi âdeta. Fakat mahsustan kendisini bilmiyor göstermekteydi.
-
صورت آتش بود پایان دیگ ** معنی آتش بود در جان دیگ
- Tencerenin sonu, ateşin görünüşüne bağlıdır. Fakat ateşin mânası, hakikati, tesiri, tencerenin canındadır.
-
صورتش بیرون و معنیش اندرون ** معنی معشوق جان در رگ چو خون 4400
- Sureti dışardadır, mânası içerde. Candan sevilen sevgilinin hakikati, kan gibi damarların içindedir.
-
شاهزاده پیش شه زانو زده ** ده معرف شارح حالش شده
- Şehzade, padişahın huzurunda diz çöktü. On tane muarrif, onun halini anlatmaya koyuldu.
-
گرچه شه عارف بد از کل پیش پیش ** لیک میکردی معرف کار خویش
- Padişah, önceden onu, geçirdiği ahvali tamamiyle biliyordu ama muarrif de kendisine verilen vazifeyi yapmaktaydı.
-
در درون یک ذره نور عارفی ** به بود از صد معرف ای صفی
- Ey temiz adam, gönlündeki bir zerre irfan nuru, yüzlerce muarriften iyidir.
-
گوش را رهن معرف داشتن ** آیت محجوبیست و حزر و ظن
- Kulağını muarrife vermek, perde ardında olmaya, vehme, zanna düşmeye delildir.
-
آنک او را چشم دل شد دیدبان ** دید خواهد چشم او عین العیان 4405
- Kim can gözüyle görürse gözü, her şeyi apaçık görür.
-
با تواتر نیست قانع جان او ** بل ز چشم دل رسد ایقان او
- Canı, halkın tevatürüyle kanaat etmez, inancı, gönül gözünden meydana gelir.
-
پس معرف پیش شاه منتجب ** در بیان حال او بگشود لب
- Hâsılı muarrif, o seçilmiş padişahın huzurunda onun ahvalini anlatmak için ağzını açtı.