-
غیر صندوقی ندید او خلوتی ** رفت در صندوق از خوف آن فتی
- Ortada bir sandıktan başka kaçacak yer yoktu. Hemen korkusundan sandığın içine girdi.
-
اندر آمد جوحی و گفت ای حریف ** اتی وبالم در ربیع و در خریف
- Derken Cuha eve girdi. Başladı söylenmeye: A kadın, a yazın da bana vebal olan, kışın da.
-
من چه دارم که فداات نیست آن ** که ز من فریاد داری هر زمان 4480
- Neyim var da sana feda etmiyorum? Neden benim elimden her an öyle feryadedip durmadasın?
-
بر لب خشکم گشادستی زبان ** گاه مفلس خوانیم گه قلتبان
- Bana kötü kötü sözler söylemede, gah müflis, gah kaltaban demedesin.
-
این دو علت گر بود ای جان مرا ** آن یکی از تست و دیگر از خدا
- Benim olsa olsa iki derdim var: Biri senden, biri Tanrı'dan!
-
من چه دارم غیر آن صندوق که آن ** هست مایهی تهمت و پایهی گمان
- Töhmet atılacak, şüphe uyandıracak bir şu sandıktan başka neyim var ki?
-
خلق پندارند زر دارم درون ** داد واگیرند از من زین ظنون
- Halk da içinde altınım var sanıyor, hakkımda böyle şüphelere düşüyor.
-
صورت صندوق بس زیباست لیک ** از عروض و سیم و ز خالیست نیک 4485
- Sandık, görünüşte pek güzel ama içinde ne kumaş var, ne altın, ne gümüş... Bomboş!
-
چون تن زراق خوب و با وقار ** اندر آن سله نیابی غیر مار
- Hani güzel ve vekarlı riyakârın bedeni gibi. O sepette ancak yılan vardır, başka bir şey bulamazsın.
-
من برم صندوق را فردا به کو ** پس بسوزم در میان چارسو
- Yarın şu sandığı alıp götüreyim de çarşı ortasında yakayım.