-
ای خدا بگمار قومی روحمند ** تا ز صندوق بدنمان وا خرند
- Yarabbi, ruh sahibi bir kavim gönder de bizi de beden sandığından satın alsın.
-
خلق را از بند صندوق فسون ** کی خرد جز انبیا و مرسلون
- Halkı, afsun sandığından peygamberlerden başka kim satın alabilir?
-
از هزاران یک کسی خوشمنظرست ** که بداند کو به صندوق اندرست 4505
- Sandık içinde olduğunu gönül gözü açık olan binde bir kişi bilebilir.
-
او جهان را دیده باشد پیش از آن ** تا بدان ضد این ضدش گردد عیان
- O, önce âlemi görmüştür de o zıtla bu zıt, kendisine ayan olmuştur.
-
زین سبب که علم ضالهی مومنست ** عارف ضالهی خودست و موقنست
- Bilgi, müminin kayıp malıdır. Bu sebeple mümin, kendi yitiğini bilir, anlar.
-
آنک هرگز روز نیکو خود ندید ** او درین ادبار کی خواهد طپید
- Asla iyi gün görmemiş olan, bu devletsizlikten sıkılır, çırpınır mı hiç?
-
یا به طفلی در اسیری اوفتاد ** یا خود از اول ز مادر بنده زاد
- Yahut daha çocukken tutsaklığa düşen, yahut da daha önce anasından kul olarak doğan kişinin canı,
-
ذوق آزادی ندیده جان او ** هست صندوق صور میدان او 4510
- Hürlük zevkini görmemiştir. Onun meydanı, suretler sandığıdır.
-
دایما محبوس عقلش در صور ** از قفس اندر قفس دارد گذر
- Aklı, daima suretlerde mahpustur, kafesten kafese gezer durur.
-
منفذش نه از قفس سوی علا ** در قفسها میرود از جا به جا
- Kafesten yukarılara çıkmaya bir delik yoktur. Yerden yere boyuna kafeslerde gezer.