-
گفت شرمی دار ای کوتهنمد ** قیمت صندوق خود پیدا بود
- Naip, ey hırkası kısa, utan, sandığın değeri meydanda dedi.
-
گفت بیریت شری خود فاسدیست ** بیع ما زیر گلیم این راست نیست
- Cuha, hayır dedi. Görmeden alım satım, şer'î değildir. Malımızı kilim altında satmamız doğru değil.
-
بر گشایم گر نمیارزد مخر ** تا نباشد بر تو حیفی ای پدر
- Açayım, bir bak, gör. Değmezse satın alma. Sana da ziyan olmasın babacığım.
-
گفت ای ستار بر مگشای راز ** سرببسته میخرم با من بساز 4525
- Naip ey sırları örten dedi, sırrı açma. Benimle uyuş. Ben bunu böyle kapalı olarak alacağım.
-
ستر کن تا بر تو ستاری کنند ** تا نبینی آمنی بر کس مخند
- Ört de senin ayıbını da örtsünler. Kendine emin olmadıkça kimseye gülme.
-
بس درین صندوق چون تو ماندهاند ** خوش را اندر بلا بنشاندهاند
- Niceleri bu sandıkta senin gibi kalmış, kendisini belâlara uğratmıştır.
-
آنچ بر تو خواه آن باشد پسند ** بر دگر کس آن کن از رنج و گزند
- Kendine yapılmasını istediğin şeyi âleme yap, ister eziyet olsun, ister zarar.
-
زانک بر مرصاد حق واندر کمین ** میدهد پاداش پیش از یوم دین
- Çünkü Tanrı, gözetleme yerindedir, pusudadır. Kıyamet gününden önce herkesin lâyığını verir.
-
آن عظیم العرش عرش او محیط ** تخت دادش بر همه جانها بسیط 4530
- Onun arşı pek büyüktür, onun arşı her şeyi kaplamıştır. İhsanının tahtı, bütün canlara yayılmıştır.
-
گوشهی عرشش به تو پیوسته است ** هین مجنبان جز بدین و داد دست
- Arşının bir köşesi de sana ulaşmıştır. Kendine gel de elini din ve adaletten, lütuf ve ihsandan başka bir şey için oynatma,