English    Türkçe    فارسی   

6
4561-4570

  • زو شنیده بود آواز از برون  ** در شری و بیع و در نقص و فزون 
  • Yalnız sandık içindeyken alım satım, az çok fiyat verme hususundaki sözlerini duymuştu.
  • گفت نفقه‌ی زن چرا ندهی تمام  ** گفت از جان شرع را هستم غلام 
  • Neden kadının nafakasını tam olarak vermedin dedi. Cuha dedi ki: Ben şeriata canla başla kulum.
  • لیک اگر میرم ندارم من کفن  ** مفلس این لعبم و شش پنج زن 
  • Fakat ölsem bile kefenim yok. Bu oyunda şeş beş derken yutulup gittim.
  • زین سخن قاضی مگر بشناختش  ** یاد آورد آن دغل وان باختش 
  • Kadı, Cuha' nın sözünü duyar duymaz onu tanıdı. Geçen yıldaki hilesini, oyununu hatırladı.
  • گفت آن شش پنج با من باختی  ** پار اندر شش درم انداختی  4565
  • Dedi ki: Sen, o şeş beşi geçen yıl oynamıştın da beni tuzağa atmıştın.
  • نوبت من رفت امسال آن قمار  ** با دگر کس باز دست از من بدار 
  • Benim nöbetim geçti. Benden el çek de bu yıl o kumarı başkasiyle oyna.
  • از شش و از پنج عارف گشت فرد  ** محترز گشتست زین شش پنج نرد 
  • Arif, şeşten beşten kurtulmuş, tek kalmıştır. Bu tavlanın şeş beşinden çekinir artık.
  • رست او از پنج حس و شش جهت  ** از ورای آن همه کرد آگهت 
  • O, beş duyguyla altı cihetten kurtulmuştur. Bu beş duyguyla altı cihetin ötesindeki âlemden sana haber verir.
  • شد اشاراتش اشارات ازل  ** جاوز الاوهام طرا و اعتزل 
  • Onun işaretleri, ezelî işaretlerdir. Bütün vehimlerden ileri geçmiştir, hepsinden ayrılmıştır o.
  • زین چه شش گوشه گر نبود برون  ** چون بر آرد یوسفی را از درون  4570
  • İnsan bu altı köşeli kuyudan çıkmadıkça kuyudaki Yusuf, nasıl olur da dışarı çıkar?