-
مرکب توبه عجاب مرکبست ** بر فلک تازد به یک لحظه ز پست
- Tövbe atı acayip bir attır. Bir anda şu aşağılık âlemden ta göğün üstüne kadar sıçrayıp çıkar.
-
لیک مرکب را نگه میدار از آن ** کو بدزدید آن قبایت را نهان 465
- Fakat atını da hırsızdan gözet ha. Biliyorsun ya, o, gizlice elbiseni de çaldı.
-
تا ندزدد مرکبت را نیز هم ** پاس دار این مرکبت را دم به دم
- Aman şu atımı gözet de hırsız çalmasın.
-
حکایت آن شخص کی دزدان قوج او را بدزدیدند و بر آن قناعت نکرد به حیله جامههاش را هم دزدیدند
- Hırsızlar,birisinin koçunu çaldılar.Onunla kanaat etmediler de elbisesini çaldılar.
-
آن یکی قج داشت از پس میکشید ** دزد قج را برد حبلش را برید
- Birisinin bir koçu vardı. Boynuna bir ip bağlamış, ardından çekip götürüyordu. Bir hırsız geldi, ipini kesip koçu götürdü.
-
چونک آگه شد دوان شد چپ و راست ** تا بیابد کان قج برده کجاست
- Adam haberdar olunca, koçu nereye götürdü diye sağa sola koşmaya başladı.
-
بر سر چاهی بدید آن دزد را ** که فغان میکرد کای واویلتا
- Hırsızın bir kuyu başında eyvahlar olsun diye feryadetmekte olduğunu gördü.
-
گفت نالان از چی ای اوستاد ** گفت همیان زرم در چه فتاد 470
- Dedi ki: Üstat, neden feryat ediyorsun? Hırsız, kuyuya altın torbam düştü.
-
گر توانی در روی بیرون کشی ** خمس بدهم مر ترا با دلخوشی
- Çıkarabilirsen sana gönül hoşluğu ile beşte birini veririm.
-
خمس صد دینار بستانی به دست ** گفت او خود این بهای ده قجست
- Yüz altının beşte birine sahip olursun dedi.Adam, bu tam on koçun değeri.
-
گر دری بر بسته شد ده در گشاد ** گر قجی شد حق عوض اشتر بداد
- Bir kapı kapandıysa on kapı açıldı. Bir koç gittiyse Allah, ona karşılık bir deve ihsan etti ,deyip ;