English    Türkçe    فارسی   

6
47-56

  • این جهان زن جنگ قایم می‌بود  ** در عناصر در نگر تا حل شود 
  • Fakat bu âlem, şu savaşla durmadadır. Unsurlara bak da anla.
  • چار عنصر چار استون قویست  ** که بدیشان سقف دنیا مستویست 
  • Dört unsur, dört kuvvetli direktir. Dünyanın tavanı, onlarla düz durmada.
  • هر ستونی اشکننده‌ی آن دگر  ** استن آب اشکننده‌ی آن شرر 
  • Her direk, öbürünü kırar. Su direği, ateş direğini yıkar.
  • پس بنای خلق بر اضداد بود  ** لاجرم ما جنگییم از ضر و سود  50
  • Halkın yapısı, zıtlar üstüne kurulmuş. Hâsılı biz, zarar bakımından da savaştayız, fayda bakımından da.
  • هست احوالم خلاف همدگر  ** هر یکی با هم مخالف در اثر 
  • Ahvalin, birbirine aykırı. Tesir dolayısıyla her biri öbürüne zıt.
  • چونک هر دم راه خود را می‌زنم  ** با دگر کس سازگاری چون کنم 
  • Her an kendi yolumu vurup durmadayım, artık başkasına nasıl bir çare bulabilirim?
  • موج لشکرهای احوالم ببین  ** هر یکی با دیگری در جنگ و کین 
  • Bana gelen hal askerlerinin dalgalarına bak; her biri, öbürüyle savaşmada, her biri, öbürüne kin gütmede.
  • می‌نگر در خود چنین جنگ گران  ** پس چه مشغولی به جنگ دیگران 
  • Kendindeki şu müthiş savaşa bak. Başkalarının savaşı ile ne meşgul olup durursun?
  • یا مگر زین جنگ حقت وا خرد  ** در جهان صلح یک رنگت برد  55
  • Meğer ki Allah, seni bu savaştan çeke de sulh âleminde bir tek renge boyanasın.
  • آن جهان جز باقی و آباد نیست  ** زانک آن ترکیب از اضداد نیست 
  • O âlem, ancak bâkidir, mamurdur, başka türlü olmasına imkân yok. Çünkü terkibi, zıt olan şeylerden değil.