-
هر که با این قوم باشد راهبست ** که کلوخ و سنگ او را صاحبست
- Böyle adamlarla düşüp kalkan da rahiptir. Çünkü düşüp kalktığı adamlar, taştan, kerpiçten başka bir şey değildir.
-
خود کلوخ و سنگ کس را ره نزد ** زین کلوخان صد هزار آفت رسد
- Hattâ onlar taştan, kerpiçten de beterdir. Çünkü taş ve kerpiç, kimsenin yolunu vurmaz. Halbuki bu kerpiçlerden insana yüz binlerce zarar gelir.
-
گفت مرغش پس جهاد آنگه بود ** کین چنین رهزن میان ره بود 490
- Kuş, iyi ama dedi, asıl savaş, yolda böyle yol vuranlar olunca savaştır.
-
از برای حفظ و یاری و نبرد ** بر ره ناآمن آید شیرمرد
- Aslan gibi olan er, halkı korumak, onlara yardım etmek ve düşmanla savaşmak için emin olmayan yola gelir.
-
عرق مردی آنگهی پیدا شود ** که مسافر همره اعدا شود
- Erlik, yolcu düşmanla çatıştığı zaman meydana çıkar.
-
چون نبی سیف بودست آن رسول ** امت او صفدرانند و فحول
- Peygamber, kılıçla gönderildi, ümmeti de saflar yaran er bir ümmettir.
-
مصلحت در دین ما جنگ و شکوه ** مصلحت در دین عیسی غار و کوه
- Bizim dinimiz de iş, savaştadır. İsa dininde mağaraya, dağa çekilip ibadette.
-
گفت آری گر بود یاری و زور ** تا به قوت بر زند بر شر و شور 495
- Adam dedi ki: Evet ama insanda güç kuvvet varsa, kötülüklere karşı durabilirse.
-
چون نباشد قوتی پرهیز به ** در فرار لا یطاق آسان بجه
- Kuvvet olmayınca çekinmek daha doğru. Takatin yetmeyeceği şeyden kaçmak daha yerinde bir iş.
-
گفت صدق دل بباید کار را ** ورنه یاران کم نیاید یار را
- Kuş, işe sarılmak için dedi, yüreğin doğru olması gerek. Yoksa insanın dostu eksik olmaz.