-
گر بیان نطق کاذب نیز هست ** لیک بوی از صدق و کذبش مخبرست
- Hattâ söz, yalan bile olsa sözdeki koku, onun doğru, yahut yalan olduğunu haber verir.
-
آن نسیمی که بیایدت از چمن ** هست پیدا از سموم گولخن
- Çayırlıktan, çimenlikten gelen yel, külhandan esip gelen yelden farkedilir.
-
بوی صدق و بوی کذب گولگیر ** هست پیدا در نفس چون مشک و سیر
- Doğru sözle ahmağı aldatan yalan misk ve sarımsak kokusu gibi nefesten anlaşılır.
-
گر ندانی یار را از دهدله ** از مشام فاسد خود کن گله 4895
- İkilikli ve münafık dostunu, münafıklığından anlamıyorsan ondan gelen pis kokudan anla.
-
بانگ حیزان و شجاعان دلیر ** هست پیدا چون فن روباه و شیر
- Puştların nârasiyle babayiğit erlerin narası, tilkiyle aslanın sesi gibi farkedilir.
-
یا زبان همچون سر دیگست راست ** چون بجنبد تو بدانی چه اباست
- Yahut da dil, tenceresinin kapağına benzer. Oynadı, açıldı mı içinde ne yemek var, anlarsın.
-
از بخار آن بداند تیزهش ** دیگ شیرینی ز سکباج ترش
- Aklı keskin adam, tencerede tatlı yemek mi var, sirkeli ve ekşi aş mı? Dumanından anlar.
-
دست بر دیگ نوی چون زد فتی ** وقت بخریدن بدید اشکسته را
- Biri, yeni bir çömlek almak istese alırken çömleğe elini vurdu mu kırıksa derhal anlar, kırığını görür.
-
گفت دانم مرد را در حین ز پوز ** ور نگوید دانمش اندر سه روز 4900
- Çocukların biri dedi ki: Ben adamı, sözünden derhal anlarım. Söz söylemezse üç gün içinde yine ne haldedir, nasıl adamdır? Anlar, bilirim.
-
وآن دگر گفت ار بگوید دانمش ** ور نگوید در سخن پیچانمش
- Öbürü, söylerse anlarım, söylemezse onu söz söylemeye mecbur eder, sıkıştırırın, dedi.