English    Türkçe    فارسی   

6
599-608

  • شب در آن حجره نشست آن گرمدار  ** بر امید وعده‌ی آن یار غار 
  • O hararetli âşık geceleyin, sevgilisinin vaadine ümitlenerek o odaya gelip oturdu.
  • بعد نصف اللیل آمد یار او  ** صادق الوعدانه آن دلدار او  600
  • Gece yarısı geçince va’dinde duran sevgilisi çıka geldi.
  • عاشق خود را فتاده خفته دید  ** اندکی از آستین او درید 
  • Fakat âşığını uyuyor buldu. Yeninden bir parça kesti.
  • گردگانی چندش اندر جیب کرد  ** که تو طفلی گیر این می‌باز نرد 
  • Sen çocuksun, bunlarla oynaya dur diye cebine de birkaç tane ceviz koydu.
  • چون سحر از خواب عاشق بر جهید  ** آستین و گردگانها را بدید 
  • Âşık, geceleyin uykusundan sıçrayıp uyanınca yanı başında yenini, cebindede cevizleri gördü.
  • گفت شاه ما همه صدق و وفاست  ** آنچ بر ما می‌رسد آن هم ز ماست 
  • Dedi ki: Padişahımız, doğruluktan, vefadan ibaret. Bize ne geliyorsa bizden geliyor!
  • ای دل بی‌خواب ما زین ایمنیم  ** چون حرس بر بام چوبک می‌زنیم  605
  • Ey uykusuz gönül, biz bundan eminiz. Çünkü bekçi gibi dam üstünde elimizde sopa beklemekteyiz.
  • گردگان ما درین مطحن شکست  ** هر چه گوییم از غم خود اندکست 
  • Cevizlerimiz, bu değirmende kırıldı, derdimize ait ne söylesen azdır.
  • عاذلا چند این صلای ماجرا  ** پند کم ده بعد ازین دیوانه را 
  • Ey bizi kınayan, bu macerayı ne vakte dek dinleyip duracağız? Bundan böyle artık deliye az öğüt ver.
  • من نخواهم عشوه‌ی هجران شنود  ** آزمودم چند خواهم آزمود 
  • Ben artık ayrılık işvesine ait sözleri duymak istemem. Bunu sınadım, ne vakte dek sınamaya devam edeceğim.