-
آب جیحون را اگر نتوان کشید ** هم ز قدر تشنگی نتوان برید
- Irmak suyunu tamamıyla içmenin imkânı yok. Yok ama susuzluğu giderecek kadar içmenin de imkânı yok.
-
گر شدی عطشان بحر معنوی ** فرجهای کن در جزیرهی مثنوی
- Mâna denizine susamışsan Mesnevi adasından o denize bir ark aç.
-
فرجه کن چندانک اندر هر نفس ** مثنوی را معنوی بینی و بس
- O arkı o derece aç ki her an Mesneviyi, ancak ve ancak mâna denizi göresin.
-
باد که را ز آب جو چون وا کند ** آب یکرنگی خود پیدا کند
- Yel, derenin üzerindeki saman çöplerini temizledi mi su, tek renkliliğini meydana çıkarır.
-
شاخهای تازهی مرجان ببین ** میوههای رسته ز آب جان ببین 70
- Sen Mesnevide ter-ü taze mercan dallarını gör, can suyundan bitmiş meyveleri seyret.
-
چون ز حرف و صوت و دم یکتا شود ** آن همه بگذارد و دریا شود
- Söz, harften, sesten ve soluktan ayrıldı mı hepsini bırakır, deniz kesilir.
-
حرفگو و حرفنوش و حرفها ** هر سه جان گردند اندر انتها
- Harfi söyleyen de, duyan da, hattâ harfler de, bu üçü de sonunda can olur.
-
ناندهنده و نانستان و نانپاک ** ساده گردند از صور گردند خاک
- Ekmek veren, ekmek alan ve pak ekmek, suretlerden kurtulur, toprak olur.
-
لیک معنیشان بود در سه مقام ** در مراتب هم ممیز هم مدام
- Fakat mânaları, yine birbirinden ayrı olarak ve daimî bir surette üç makamdadır.
-
خاک شد صورت ولی معنی نشد ** هر که گوید شد تو گویش نه نشد 75
- Suret toprak olur ama mâna olmaz. Kim, olur derse de ki: Hayır buna imkân yok.