چون چنین رشکیستت ای جان و دل ** پس دهان بر بند و گفتن را بهل 695
Ey can, ey gönül! Mademki bu kadar kıskançsın, ağzını yum, sözü bırak bari.
ترسم ار خامش کنم آن آفتاب ** از سوی دیگر بدراند حجاب
Fakat korkarım ,susarsam o güneş başka bir yerde perdesini yırtar, kendini gösterir.
در خموشی گفت ما اظهر شود ** که ز منع آن میل افزونتر شود
Sükûtumuz ondan daha ziyade anlatmış olur. Onu görünmekten men edersek görünmeye olan meyli daha fazlalaşır.
گر بغرد بحر غرهش کف شود ** جوش احببت بان اعرف شود
Deniz coşup kükredi mi, kükreyişi köpük halinde görünür; köpürüşü, “Bilinmeyi diledim, sevdim de halkı yarattım” sırrını meydana getirir.
حرف گفتن بستن آن روزنست ** عین اظهار سخن پوشیدنست
Söz söylemekse o pencereyi kapatmak demektir. Söz söylemek, onu gizlemenin ta kendisidir.
بلبلانه نعره زن در روی گل ** تا کنی مشغولشان از بوی گل 700
Güle karşı bülbüle naralar at da ondan haberi olmayanlara korkusunu duyurma, oyala bu nağmelerle onları.
تا به قل مغشول گردد گوششان ** سوی روی گل نپرد هوششان
Kulakları, sözle meşgul olsun da akılları, gülün yüzünü görme havasına kapılmasın.
پیش این خورشید کو بس روشنیست ** در حقیقت هر دلیلی رهزنیست
Hele pek aydın olan bu güneşin karşısında her delil hakikatte yol vurucudur.
حکایت آن مطرب کی در بزم امیر ترک این غزل آغاز کرد گلی یا سوسنی یا سرو یا ماهی نمیدانم ازین آشفتهی بیدل چه میخواهی نمیدانم و بانگ بر زدن ترک کی آن بگو کی میدانی و جواب مطرب امیر را
Çalgıcı ,Türk beyinin meclisinde şu gazeli okumaya başladı: Gül müsün,süsen mi,yoksa ay mı? Bilmiyorum ki ,bu perişan âşıktan ne istersin ? Bilmem ki...Türk beyi bunu duyunca ”Bildiğini söyle be!” diye bağırdı, çalgıcı da ona cevap verdi.
مطرب آغازید پیش ترک مست ** در حجاب نغمه اسرار الست