-
زان سبب قل گفتهی دریا بود ** هرچه نطق احمدی گویا بود 815
- Onun için “Söyle” sözü, denizin sözüdür. Ahmed, neyi söylerse hakikatte o söz hakikat denizinindir.
-
گفتهی او جمله در بحر بود ** که دلش را بود در دریا نفوذ
- Onun sözleri denizin incileridir. Çünkü gönlü denizle birdir onun.
-
داد دریا چون ز خم ما بود ** چه عجب در ماهیی دریا بود
- Deniz daima küpümüze yardım edip durursa artık bir balıkta denizin bulunmasına şaşılır mı?
-
چشم حس افسرد بر نقش ممر ** تش ممر میبینی و او مستقر
- Duygu gözü şu geçip gidici suretlere düşmüş, donup kalmıştır. Sen, o sureti geçip gidici görürsün ama hakikatte geçip gitmez o.
-
این دوی اوصاف دید احولست ** ورنه اول آخر آخر اولست
- Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.
-
هی ز چه معلوم گردد این ز بعث ** بعث را جو کم کن اندر بعث بحث 820
- Bu nereden bilinir? Öldükten sonra dirilmeden. Öldükten sonra dirilmeyi ara da bundan az bahset.
-
شرط روز بعث اول مردنست ** زانک بعث از مرده زنده کردنست
- Dirilme gününün gelmesine şart önce ölmektir. Çünkü dirilme, ölümden sonradır.
-
جمله عالم زین غلط کردند راه ** کز عدم ترسند و آن آمد پناه
- Herkes yokluktan korkar, işte bütün âlem, bu yüzden yol sapıtmıştır. Halbuki yokluk, asıl sığınılacak yerdir.
-
از کجا جوییم علم از ترک علم ** از کجا جوییم سلم از ترک سلم
- Bilgiyi nerede arayalım? Bilgiyi terk etmede. Barışı nerede umalım? Barıştan vazgeçmeden.
-
از کجا جوییم هست از ترک هست ** از کجا جوییم سیب از ترک دست
- Varlığı nerede arayalım? Varlığı terk etmede. Elmayı nereden umalım? Elden vazgeçmeden!