English    Türkçe    فارسی   

6
830-839

  • در دهانش تلخ آید شهد خلد  ** چون نبود از وافیان در عهد خلد  830
  • O, ebedî ahde vefa edenlerden değildir, onun için de cennet balı, ağzına acı gelir.
  • مر شما را نیز در سوداگری  ** دست کی جنبد چو نبود مشتری 
  • Müşteri olmadıkça alış veriş etmeye eliniz oynar mı?
  • کی نظاره اهل بخریدن بود  ** آن نظاره گول گردیدن بود 
  • Birisi gelir, mallara bakar, fakat bakmakla alıcı olmaz ki. O ahmak bakış ancak alay içindir.
  • پرس پرسان کین به چند و آن به چند  ** از پی تعبیر وقت و ریش‌خند 
  • Bu kaça? Şu kaça? Diye sorar, dolaşır. Fakat vakit geçirmek, içinden de gülüp eğlenmek için.
  • از ملولی کاله می‌خواهد ز تو  ** نیست آن کس مشتری و کاله‌جو 
  • Usancından gelir, senden kumaş ister. Fakat ne müşteridir ne de kumaş arar.
  • کاله را صد بار دید و باز داد  ** جامه کی پیمود او پیمود باد  835
  • Kumaşı yüz kere görür, yüz kere geri verir. O nerede kumaş ölçecek? Yel ölçer poyraz biçer!
  • کو قدوم و کر و فر مشتری  ** کو مزاح گنگلی سرسری 
  • Nerede müşterinin gelişi, alışverişi, nerede bir serserinin alayı, gönül eğleyişi?
  • چونک در ملکش نباشد حبه‌ای  ** جز پی گنگل چه جوید جبه‌ای 
  • Cebinde bir habbe bile yoktur. Ancak gevezelik eder, yoksa nereden cüppe alacak?
  • در تجارت نیستش سرمایه‌ای  ** پس چه شخص زشت او چه سایه‌ای 
  • Alışveriş için sermaye yoktur; artık onun çirkin suratı nedir, alayı, gevezeliği ne oluyor?
  • مایه در بازار این دنیا زرست  ** مایه آنجا عشق و دو چشم ترست 
  • Bu dünya pazarında sermaye altındır, orada da aşk ve iki ıslak göz.