-
در دهانش تلخ آید شهد خلد ** چون نبود از وافیان در عهد خلد 830
- O, ebedî ahde vefa edenlerden değildir, onun için de cennet balı, ağzına acı gelir.
-
مر شما را نیز در سوداگری ** دست کی جنبد چو نبود مشتری
- Müşteri olmadıkça alış veriş etmeye eliniz oynar mı?
-
کی نظاره اهل بخریدن بود ** آن نظاره گول گردیدن بود
- Birisi gelir, mallara bakar, fakat bakmakla alıcı olmaz ki. O ahmak bakış ancak alay içindir.
-
پرس پرسان کین به چند و آن به چند ** از پی تعبیر وقت و ریشخند
- Bu kaça? Şu kaça? Diye sorar, dolaşır. Fakat vakit geçirmek, içinden de gülüp eğlenmek için.
-
از ملولی کاله میخواهد ز تو ** نیست آن کس مشتری و کالهجو
- Usancından gelir, senden kumaş ister. Fakat ne müşteridir ne de kumaş arar.
-
کاله را صد بار دید و باز داد ** جامه کی پیمود او پیمود باد 835
- Kumaşı yüz kere görür, yüz kere geri verir. O nerede kumaş ölçecek? Yel ölçer poyraz biçer!
-
کو قدوم و کر و فر مشتری ** کو مزاح گنگلی سرسری
- Nerede müşterinin gelişi, alışverişi, nerede bir serserinin alayı, gönül eğleyişi?
-
چونک در ملکش نباشد حبهای ** جز پی گنگل چه جوید جبهای
- Cebinde bir habbe bile yoktur. Ancak gevezelik eder, yoksa nereden cüppe alacak?
-
در تجارت نیستش سرمایهای ** پس چه شخص زشت او چه سایهای
- Alışveriş için sermaye yoktur; artık onun çirkin suratı nedir, alayı, gevezeliği ne oluyor?
-
مایه در بازار این دنیا زرست ** مایه آنجا عشق و دو چشم ترست
- Bu dünya pazarında sermaye altındır, orada da aşk ve iki ıslak göz.