-
بهر حق این خلق زرها میدهند ** صد اساس خیر و مسجد مینهند
- Bu halk, Allah için paralar verir, yüzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar.
-
مال و تن در راه حج دوردست ** خوش همیبازند چون عشاق مست
- Sarhoş âşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile, malları ile oynarlar.
-
هیچ میگویند کان خانه تهیست ** بلک صاحبخانه جان مختبیست
- Hiç o evde kimse yok derler mi? Ev sahibi, ev içinde gizlenen cana benzer.
-
پر همیبیند سرای دوست را ** آنک از نور الهستش ضیا 865
- Allah nuru ile ışıklanan, sevgilinin konağını dolu görür.
-
بس سرای پر ز جمع و انبهی ** پیش چشم عاقبتبینان تهی
- Nice dolu ve kalabalık konaklar vardır ki işin sonunu görenler, onları boş görürler.
-
هر که را خواهی تو در کعبه بجو ** تا بروید در زمان او پیش رو
- Kimi dilersen Kâbe’de ara da derhal önünde beliriversin.
-
صورتی کو فاخر و عالی بود ** او ز بیت الله کی خالی بود
- Ziynetli ve yüce olan bir suret, nasıl olur da Allah yurdu olmaz, boş olur?
-
او بود حاضر منزه از رتاج ** باقی مردم برای احتیاج
- Ona kapı kapanmaz, o geldi mi derhal açılır. Fakat başkaları, aşkla değil, ihtiyaçlardan gelirler.
-
هیچ میگویند کین لبیکها ** بیندایی میکنیم آخر چرا 870
- Hacca gidenler, neden bu ses duymadan “Lebbeyk” deyip duruyoruz derler mi?
-
بلک توفیقی که لبیک آورد ** هست هر لحظه ندایی از احد
- Hakikatte onlara şu “Lebbeyk” demeyi nasip ediş, her lâhza tek Allah’dan gelen bir sestir.