-
عاشقان در سیل تند افتادهاند ** بر قضای عشق دل بنهادهاند 910
- Âşıklar kuvvetli bir selin önüne düşmüşlerdir. Onlar, aşkın takdirine razı olmuşlardır.
-
همچو سنگ آسیا اندر مدار ** روز و شب گردان و نالان بیقرار
- Değirmen taşı gibi durup dinlenmeden gece gündüz inleyip sızlanarak döner dururlar.
-
گردشش بر جوی جویان شاهدست ** تا نگوید کس که آن جو راکدست
- Değirmen taşının dönüp durması, kimse bu ırmak duruyor demesin diye ırmak arayanlara bir şahit olmuştur.
-
گر نمیبینی تو جو را در کمین ** گردش دولاب گردونی ببین
- Arktaki suyu görmüyorsan gel de değirmen taşının dönüşünü gör der.
-
چون قراری نیست گردون را ازو ** ای دل اختروار آرامی مجو
- Feleğin, o dönüp durmadan usandığı, bir karara bağlandığı yok. Sen de ey gönül, yıldız gibi ol, durup dinlenmeyi dileme.
-
گر زنی در شاخ دستی کی هلد ** هر کجا پیوند سازی بسکلد 915
- Hangi dala el atsan, nereye ulaşıp yapışsan, aşk, o dalı kırar, o şeyi koparır.
-
گر نمیبینی تو تدویر قدر ** در عناصر جوشش و گردش نگر
- Kaderin dönüp duruşunu görmüyorsan unsurların coşuşunu, dönüşünü seyret.
-
زانک گردشهای آن خاشاک و کف ** باشد از غلیان بحر با شرف
- Denizin üstündeki çöplerle köpüklerin dönüp akışı, şerefli denizin köpürüp coşmasındandır.
-
باد سرگردان ببین اندر خروش ** پیش امرش موج دریا بین بجوش
- Başı dönmüş rüzgârın dönüşünü seyret de onun emrine uymuş olan deniz dalgalarının coşup köpürüşünü gör.
-
آفتاب و ماه دو گاو خراس ** گرد میگردند و میدارند پاس
- Güneşle ay, iki değirmen öküzüdür. Dönüp dururlar ve etrafı korurlar.