-
در ده جغدان فضولی میکنی ** فتنه و تشویش در میافکنی 960
- Baykuşların köyünde gevezelik ediyor, buraya bir kargaşalıktır salıyorsun.
-
مسکن ما را که شد رشک اثیر ** تو خرابه خوانی و نام حقیر
- Feleğin üstündeki esir bile, yuvamıza haset ederken sen oraya yıkık yer diyor, orayı hor görüyorsun.
-
شید آوردی که تا جغدان ما ** مر ترا سازند شاه و پیشوا
- Deli oldun galiba ki baykuşların seni padişah ve başbuğ yapmaları hevesine kapıldın.
-
وهم و سودایی دریشان میتنی ** نام این فردوس ویران میکنی
- Vehme, sevdaya kapılıp dönmede, dolaşmada, bu cennete virane adını takmadasın.
-
بر سرت چندان زنیم ای بد صفات ** که بگویی ترک شید و ترهات
- Kötü huylu herif, bu delilik, bu saçma fikirler, kafadan çıkıncaya kadar kafana vuracağız senin.
-
پیش مشرق چارمیخش میکنند ** تن برهنه شاخ خارش میزنند 965
- Bu sözlerle onu doğuya karşı çarmıha geriyorlar, elbiselerini soyup çıplak vücudunu diken dallarıyla dövüyorlar.
-
از تنش صد جای خون بر میجهد ** او احد میگوید و سر مینهد
- Bedeninden yüzlerce kan ırmağı fışkırmada. Öyle olduğu halde “Ahad” diyerek baş koymada.
-
پندها دادم که پنهان دار دین ** سر بپوشان از جهودان لعین
- Dinini gizle, melûn kâfirlerden sırrını sakla diye öğütler verdim.
-
عاشق است او را قیامت آمدست ** تا در توبه برو بسته شدست
- Fakat o âşık, kıyamete ulaşmış... Ona tövbe kapısı kapanmış.
-
عاشقی و توبه یا امکان صبر ** این محالی باشد ای جان بس سطبر
- Hem âşıklık, hem tövbe, hem de sabretme imkânı. Bu, pek imkânsız bir şeydir canım efendim.