-
تو وکیلم باش نیمی بهر من ** مشتری شو قبض کن از من ثمن 990
- Vekilim ol, müşteri olup onu al, yarı parasını ben de sana ortağım.
-
گفت صد خدمت کنم رفت آن زمان ** سوی خانهی آن جهود بیامان
- Ebubekir ,baş üstüne deyip derhal amansız kâfirin evine gitti.
-
گفت با خود کز کف طفلان گهر ** پس توان آسان خریدن ای پدر
- Kendi kendine çocukların elindeki inciyi almak kolaydır diyordu.
-
عقل و ایمان را ازین طفلان گول ** میخرد با ملک دنیا دیو غول
- Yol yanıltan Şeytan, dünya malına karşılık bu ahmak çocukların aklını, imanını satın alır ya.
-
آنچنان زینت دهد مردار را ** که خرد زیشان دو صد گلزار را
- Leşe o kadar ziynet verir ki karşılık olarak onlardan iki yüz tane gül bahçesi satın alır.
-
آنچنان مهتاب پیماید به سحر ** کز خسان صد کیسه برباید به سحر 995
- Büyü yapar da o kadar ay ışığı gösterir ki aşağılık adamlardan yüzlerce keseyi kapar.
-
انبیاشان تاجری آموختند ** پیش ایشان شمع دین افروختند
- Peygamberler, onlara alışveriş etmeyi öğrettiler, onların önünde din mumunu yaktılar.
-
دیو و غول ساحر از سحر و نبرد ** انبیا را در نظرشان زشت کرد
- Fakat şeytan ve yol yanıltan büyücü, hileyle, büyüyle peygamberleri onlara çirkin gösterdi.
-
زشت گرداند به جادویی عدو ** تا طلاق افتد میان جفت و شو
- Düşman büyü yaparak karı ile kocayı birbirine çirkin gösterir, nihayet aralarına ayrılık düşer.
-
دیدههاشان را به سحر میدوختند ** تا چنین جوهر به خس بفروختند
- Onların gözlerini büyüyle kapattılar da böyle değerli bir inciyi aşağılık kişiye sattılar.