هر چه گوید مرد عاشق بوی عشق ** از دهانش میجهد در کوی عشق2880
Âşık, aşk diyarında ne söylerse söylesin, ağzından aşk kokusu duyulur.
گر بگوید فقه فقر آید همه ** بوی فقر آید از آن خوش دمدمه
Fıkıhtan bahsetse ağzından hep yokluğa ait sözler çıkar; o sözlerden yokluk kokusu gelir.
ور بگوید کفر دارد بوی دین ** ور به شک گوید شکش گردد یقین
Küfre ait bahis açsa o bahsinde din kokusu vardır. Şüpheye dair söz söylese sözleri, yakîni anlatmış olur.
کف کژ کز بحر صدقی خاسته است ** اصل صاف آن فرع را آراسته است
Eğri söylese doğru görünür. O ne güzel eğridir ki doğruyu süsler.
آن کفش را صافی و محقوق دان ** همچو دشنام لب معشوق دان
Doğruluk denizinden zuhur eden o eğri köpük, feridir. Sâf asıl, o fer’i de sâflıkla bezemiştir.
گشته آن دشنام نامطلوب او ** خوش ز بهر عارض محبوب او2885
O köpüğü sâf ve makbul bil. Sevgilinin dudağından çıkan azarlayış say.
گر بگوید کژ نماید راستی ** ای کژی که راست را آراستی
Âşığın, pek de istemediği o azar, sevgilinin yüzünün hatırı için hoş görülür.
از شکر گر شکل نانی میپزی ** طعم قند آید نه نان چون میمزی
Şekeri, ekmek şekline sokar, pişirirsen tadınca yine onda şeker lezzeti vardır, ekmek lezzeti bulunmaz.
ور بیابد مومنی زرین وثن ** کی هلد آن را برای هر شمن
Bir mümin, altından yapılmış bir put bulsa hiç onu Şamanlara bırakır mı?
بلکه گیرد اندر آتش افکند ** صورت عاریتش را بشکند
Bırakmadıktan başka alır, ateşe atar. Onun ariyet şeklini bu suretle eritip bozar.
تا نماند بر ذهب شکل وثن ** ز آن که صورت مانع است و راه زن2890
Altında put şekli kalmaz. Çünkü suret, ibadete mânidir, yol vurucudur.
ذات زرش ذات ربانیت است ** نقش بت بر نقد زر عاریت است
O putun hakikati, yani altın; Tanrı’nın bir ihsanıdır. Sonradan put şekline sokulmuştur. Altın, Tanrı ihsanı olup altınlık nasıl bu ihsan için âriyet bir suretse put şekli de altın için ârızi bir surettir.
بهر کیکی تو گلیمی را مسوز ** وز صداع هر مگس مگذار روز
Bir pire için yepyeni kilimi yakma. Sineğin verdiği baş ağrısı yüzünden gününü zayi etme.
بت پرستی چون بمانی در صور ** صورتش بگذار و در معنی نگر
Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, mânaya bak.
مرد حجی همره حاجی طلب ** خواه هندو خواه ترک و یا عرب
Hacca gidersen hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
منگر اندر نقش و اندر رنگ او ** بنگر اندر عزم و در آهنگ او2895
Onun şekline rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
گر سیاه است او هم آهنگ تو است ** تو سپیدش خوان که هم رنگ تو است
Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı güdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de.
این حکایت گفته شد زیر و زبر ** همچو فکر عاشقان بیپا و سر
Bu hikâye parça buçuk söylendi (araya sözler karıştı, başka hikâyeler girdi.) Âşıkların işi gibi başsız, ayaksız nakledildi.
سر ندارد چون ز ازل بوده ست پیش ** پا ندارد با ابد بوده ست خویش
Fakat hakikatte başı yoktur, ezel gibi evveline evvel bulunmaz. Sonu da yok. Ebedle eş!
بلکه چون آب است هر قطره از آن ** هم سر است و پا و هم بیهردوان
Hattâ su gibidir; her katrası hem baştır, hem ayak… Hem de başsız, ayaksız koşup gider.
حاش لله این حکایت نیست هین ** نقد حال ما و تست این خوش ببین2900
Haşa, bu hikâye değil, kendine gel! Bizim ve senin bugünkü halimizdir, dikkat et!
ز آن که صوفی با کر و با فر بود ** هر چه آن ماضی است لا یذکر بود
Kuvvet ve kudret sahibi olan sofilerin yanında geçmiş anılmaz.
هم عرب ما هم سبو ما هم ملک ** جمله ما يؤفک عنه من أفک
Arap da biziz, testi de biziz, padişah da biziz, hepsi biziz. Ezelde mahrum olanlar, bunu anlamaktan mahrum kaldılar.
عقل را شو دان و زن را نفس و طمع ** این دو ظلمانی و منکر عقل شمع
Aklı erkek bil. Kadın da bu nefis ve tabiattır. Bu ikisi zulmete mensup ve münkirdirler; akıl ise ışıktır
بشنو اکنون اصل انکار از چه خاست ** ز آن که کل را گونه گونه جزوهاست
Şimdi dinle, asıl inkâr neden meydana geldi, Şundan: küllün çeşit çeşit cüzileri vardır.
جزو کل نی جزوها نسبت به کل ** نی چو بوی گل که باشد جزو گل2905
Bu küllün cüz’ü, cüzülerin külle nispeti gibi değildir (terkip kabul etmez); gülün cüz’ü olan gül kokusu gibi de değildir.(cüzülenmez. Bu cüz ve kül itibaridir).
لطف سبزه جزو لطف گل بود ** بانگ قمری جزو آن بلبل بود
Yeşilliğin letafeti güldeki güldeki letafetin (itibari olarak) cüz’ü olduğu gibi kumrunun sesi de (yine itibari olarak) bülbül nağmesinin bir cüz’üdür.
گر شوم مشغول اشکال و جواب ** تشنگان را کی توانم داد آب
Eğer bu husustaki müşkül şeyleri anlatmaya, onlara cevap vermeye koyulsam susamışlara ne vakit su vereceğim?
گر تو اشکالی به کلی و حرج ** صبر کن الصبر مفتاح الفرج
Eğer sen, burada müşkül vaziyete düştüysen sabret. Sabır, gamdan kurtulmak için anahtardır.
احتما کن احتما ز اندیشهها ** فکر شیر و گور و دلها بیشهها
Sakın, endişelerden sakın! Fikir aslan ve yaban eşeğidir, gönüller de ormanlıklar.
احتماها بر دواها سرور است ** ز آن که خاریدن فزونی گر است2910
Perhizler, ilâçların başıdır. Çünkü kaşınma, uyuzluğu arttırır.
احتما اصل دوا آمد یقین ** احتما کن قوت جان را ببین
Perhiz, şüphe yok ki ilâcın aslıdır. Düşüncelerden perhiz et de can kuvvetini gör!
قابل این گفتهها شو گوشوار ** تا که از زر سازمت من گوشوار
Sen, kulak gibi bu sözlere kabiliyet kazan da sana altından küpe takayım.
حلقه در گوش مه زرگر شوی ** تا به ماه و تا ثریا بر شوی
Küpe de ne? Altın madeni olursun Aya, Süreyya’ya kadar yükselirsin.
اولا بشنو که خلق مختلف ** مختلف جانند از یا تا الف
Önce şunu duy ki bu muhtelif halkın canları da “elif”ten “ya” ya kadar olan harfler gibi muhteliftir.
در حروف مختلف شور و شکی است ** گر چه از یک رو ز سر تا پا یکی است2915
Bir yüzden baştan ayağa kadar hepsi birse de yine muhtelif harflerde birbirlerine benzerlik yoktur.
از یکی رو ضد و یک رو متحد ** از یکی رو هزل و از یک روی جد
Harfler; bir yüzden birbirlerine zıt, bir yüzden birbirleriyle bir, bir yüzden faydasız ve alaydan ibaret, bir yüzden tamamı ile faydalı ve ciddîdir.
پس قیامت روز عرض اکبر است ** عرض او خواهد که با زیب و فر است
Kıyamet günü her şeyin Tanrı’ya arz edileceği, Tanrı tarafından görülüp sorulacağı en büyük bir gündür. Kendisini göstermeyi süslenip bezenen kişi ister.
هر که چون هندوی بد سودایی است ** روز عرضش نوبت رسوایی است
O görünüş günü; Hindû gibi yüzü kapkara olan kişiye rüsvay olmak nöbetinin gelip çattığı gündür,
چون ندارد روی همچون آفتاب ** او نخواهد جز شبی همچون نقاب
Yüzü güneş gibi olmayan, ancak yüzünü peçe gibi örten geceyi ister.
برگ یک گل چون ندارد خار او ** شد بهاران دشمن اسرار او2920
Dikeninde bir gül yaprağı bile bulunmadığından baharlar onun sırlarına düşman kesilmiştir.
و انکه سر تا پا گل است و سوسن است ** پس بهار او را دو چشم روشن است
Fakat bahar, baştan ayağa kadar gül ve süsen olana iki aydın gözdür.
خار بیمعنی خزان خواهد خزان ** تا زند پهلوی خود با گلستان
Mânadan mahrum olan diken, gül bahçesiyle bir arada bulunabilmek için güz mevsimini ister güz mevsimini!
تا بپوشد حسن آن و ننگ این ** تا نبینی رنگ آن و رنگ این
Çünkü güz, hem gülün öğünecek halini, hem dikenin ayıbını örter. Bu suretle sen de onun rengiyle bunun halini görmezsin.
پس خزان او را بهار است و حیات ** یک نماید سنگ و یاقوت زکات
Şu halde güz, dikenin hayatıdır, baharıdır. Çünkü güzün ikisi de bir görünür.
باغبان هم داند آن را در خزان ** لیک دید یک به از دید جهان2925
Ama bahçıvan, gülü güzün de görür. Bu bir kişinin görüşü yok mu? Yüzlerce cihanın görüşünden iyidir.
خود جهان آن یک کس است او ابله است ** هر ستاره بر فلک جزو مه است
Zaten Cihan o bir kişiden ibarettir. Geri kalanlar, hep onun tâbileridir, hep onun yüzünden geçinenlerdir.
پس همیگویند هر نقش و نگار ** مژده مژده نک همیآید بهار
Onun için bütün güzel çiçekler “ Müjde, müjde; işte bahar gelmekte “ deyip dururlar;
تا بود تابان شکوفه چون زره ** کی کند آن میوهها پیدا گره
Çiçekler, akarsu zinciri gibi parlamak, meyveler, tomurcuklanmak için hep baharı isterler.
چون شکوفه ریخت میوه سر کند ** چون که تن بشکست جان سر بر زند
Baharda çiçek dökülünce meyve baş gösterir. Ten de harap olunca can görünür.