گه چنین بنماید و گه ضد این ** جز که حیرانی نباشد کار دین
Gâh böyle gösterir, gâh bunun aksini. Din işinin künhünü anlamaya imkân yoktur. Ona ancak hayran olunur.
نی چنان حیران که پشتش سوی اوست ** بل چنین حیران و غرق و مست دوست
Fakat din işinde hayrete düşen, arkasını ona çevirmiş ondan haberi olmayan bir hayran değil, sevgiliye dalmış, onun yüzünden sarhoş olmuş, kendisinden geçmiş bir hayrandır.
آن یکی را روی او شد سوی دوست ** و آن یکی را روی او خود روی دوست
Birisinin yüzü sevgiliye karşıdır, öbürünün yüzü yine kendisine doğru.
روی هر یک مینگر میدار پاس ** بو که گردی تو ز خدمت رو شناس315
Her ikisinin yüzüne de bak. Her ikisinin yüzünü de hatırında tut. Hizmet dolayısıyla yüz tanır olman mümkündür.
چون بسی ابلیس آدم روی هست ** پس به هر دستی نشاید داد دست
Zira nice insan suratlı şeytan vardır. Binaenaleyh her ele el vermek lâyık değildir.
ز انکه صیاد آورد بانگ صفیر ** تا فریبد مرغ را آن مرغ گیر
Kuş tutan avcı, kuşu avlamak için ıslık çalar, ötme taklidi yapar.
بشنود آن مرغ بانگ جنس خویش ** از هوا آید بیابد دام و نیش
حرف درویشان بدزدد مرد دون ** تا بخواند بر سلیمی ز ان فسون
Aşağılık kişi dervişlerin sözlerini, bir selim kalpli kişiye afsun okumak, onu afsunlamak için çalar.
کار مردان روشنی و گرمی است ** کار دونان حیله و بیشرمی است320
Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır. Aşağılıkların işi hile ve utanmazlıktır.
شیر پشمین از برای کد کنند ** بو مسیلم را لقب احمد کنند
Dilenmek için yünden aslan yaparlar. (yol aslanlarının şekline bürünür, onlar gibi görünürler), Ebu Museylim’e Ahmet lâkabı verirler.
بو مسیلم را لقب کذاب ماند ** مر محمد را اولو الالباب ماند
Ebu Müseylim’in lâkabı yalancı olarak kaldı, Muhammed’e de akıllar sahibi dendi.
آن شراب حق ختامش مشک ناب ** باده را ختمش بود گند و عذاب
O, Hak şarabının mührü, şişesinin kapağı; halis misktir. Adi şarabın mührü, şişesinin kapağı ise pis koku ve azaptır.
داستان آن پادشاه جهود که نصرانیان را میکشت از بهر تعصب
Yahudi padişahın hikâyesi
بود شاهی در جهودان ظلم ساز ** دشمن عیسی و نصرانی گداز
Yahudiler içinde zalim, İsa düşmanı ve Hıristiyanları yakıp yandırır bir padişah vardı.
عهد عیسی بود و نوبت آن او ** جان موسی او و موسی جان او325
İsa’nın devriyle, nöbet onundu. Mûsâ’nın canı oydu, onun canı Mûsâ.
شاه احول کرد در راه خدا ** آن دو دمساز خدایی را جدا
Şaşı padişah, Tanrı yolunda o iki Tanrı demsâzını birbirinden ayırdı.
گفت استاد احولی را کاندر آ ** رو برون آر از وثاق آن شیشه را
Usta, bir şaşıya “yürü, var, o şişeyi evden getir” dedi.
گفت احول ز ان دو شیشه من کدام ** پیش تو آرم بکن شرح تمام
Şaşı, ”O iki şişeden hangisini getireyim? Açıkça söyle” dedi.
گفت استاد آن دو شیشه نیست رو ** احولی بگذار و افزون بین مشو
Usta dedi ki: “O iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak fazla görücü olma!”
گفت ای استا مرا طعنه مزن ** گفت استا ز ان دو یک را در شکن330
Şaşı, “Usta, beni paylama. Şişe iki” dedi. Usta dedi ki: “O iki şişenin birini kır!”
شیشه یک بود و به چشمش دو نمود ** چون شکست او شیشه را دیگر نبود
Çırak birini kırınca ikiside gözden kayboldu. İnsan tarafgirlikten, hiddet ve şehvetten şaşı olur.
چون یکی بشکست هر دو شد ز چشم ** مردم احول گردد از میلان و خشم
Şişe birdi onun gözüne iki göründü. Şişeyi kırınca ne o şişe kaldı, ne öbürü!
خشم و شهوت مرد را احول کند ** ز استقامت روح را مبدل کند
Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır.
چون غرض آمد هنر پوشیده شد ** صد حجاب از دل به سوی دیده شد