جفت و فرزندانشان جمله سبیل ** ز آنکه بیعقلند و مردود و ذلیل
Onların karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, merdut ve aşağılık kişilerdir.
باز عقلی کاو رمد از عقل عقل ** کرد از عقلی به حیوانات نقل3320
Artık bir akıl, aklın aklından kaçarsa akıllılar taifesinden hayvanat zümresine geçmiştir.
اعتماد کردن هاروت و ماروت بر عصمت خویش و آمیزی اهل دنیا خواستن و در فتنه افتادن
Hârût, Mârût Hikâyesi
همچو هاروت و چو ماروت شهیر ** از بطر خوردند زهر آلود تیر
(Aklın aklından kaçan, peygamber ve velîlere uymayan kişi) meşhur Hârût’la Mârût’a benzer. Onlar da gururları yüzünden zehirli ok yediler.
اعتمادی بودشان بر قدس خویش ** چیست بر شیر اعتماد گاومیش
Mukaddes yaradılışlarına, melek olduklarına itimat ettiler. Fakat bu itimat, su sığırının aslana itimadı gibidir. Manda, aslana ne kadar itimat edebilir?
گر چه او با شاخ صد چاره کند ** شاخ شاخش شیر نر پاره کند
Onun yüz tane boynuzu olsa ve bu boynuzlarla korunmaya çalışsa yine aslan, onun boynuzunu değil; boynuzunun boynuzunu bile parça parça eder.
گر شود پر شاخ همچون خار پشت ** شیر خواهد گاو را ناچار کشت
Kirpi gibi baştan aşağı diken olsa, aslan, yine onu çaresiz öldürür.
گر چه صرصر بس درختان میکند ** با گیاه تر وی احسان میکند3325
Kasırga, birçok ağaçları kökünden sökerse de alçacık bir ota ihsanda bulunur.
بر ضعیفی گیاه آن باد تند ** رحم کرد ای دل تو از قوت ملند
O sert rüzgâr, otun zayıflığına acır. Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma.
تیشه را ز انبوهی شاخ درخت ** کی هراس آید ببرد لخت لخت
Balta; ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer.
لیک بر برگی نکوبد خویش را ** جز که بر نیشی نکوبد نیش را
Fakat bir ota saldırmaz. Neşter yaradan başka yere vurulmaz.
شعله را ز انبوهی هیزم چه غم ** کی رمد قصاب از خیل غنم
Aleve, odunun çokluğundan ne gam? Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
پیش معنی چیست صورت بس زبون ** چرخ را معنیش میدارد نگون3330
Mânaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok âciz. Kötüyü baş aşağı tutan ondaki mânadır.
تو قیاس از چرخ دولابی بگیر ** گردشش از کیست از عقل مشیر
Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir? Onda müdebbir olan akıldan.
گردش این قالب همچون سپر ** هست از روح مستر ای پسر
Oğul, siper gibi olan bu kalıbın dönüşü, hareketi de gizli ruhtandır.
گردش این باد از معنی اوست ** همچو چرخی کان اسیر آب جوست
Bu rüzgârın hareketi onun mânasından ( o suretle zâhir olan mânadan, Tanrı kudretinden) dir değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir.
جر و مد و دخل و خرج این نفس ** از که باشد جز ز جان پر هوس
Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir?
Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkâr da bulunur). Gâh o sözü barış sözü yapar, gâh savaş sözü.
همچنین این باد را یزدان ما ** کرده بد بر عاد همچون اژدها
Yine böyle Tanrı’mız, bu rüzgârı Âd kavmine ejderha yaptığı halde,
باز هم آن باد را بر مومنان ** کرده بد صلح و مراعات و امان
Yine aynı rüzgârı; müminlere rahmet, hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.
گفت المعنی هو الله شیخ دین ** بحر معنیهای رب العالمین
Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi, “ mâna Allah’dır” dedi.
جمله اطباق زمین و آسمان ** همچو خاشاکی در آن بحر روان
Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir.
حملهها و رقص خاشاک اندر آب ** هم ز آب آمد به وقت اضطراب3340
Suda çör çöpün saldırması, oynaması, suyun dalgalanmasındandır.
چون که ساکن خواهدش کرد از مرا ** سوی ساحل افکند خاشاک را
İnat eder de onları hareketsiz bırakmayı dilerse kıyıya atıverir.
چون کشد از ساحلش در موج گاه ** آن کند با او که آتش با گیاه
Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder).
این حدیث آخر ندارد باز ران ** جانب هاروت و ماروت ای جوان
Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Hârût Mârût hikâyesine dön.
باقی قصهی هاروت و ماروت و نکال و عقوبت ایشان هم در دنیا به چاه بابل
Hârût, Mârût hikâyesinin sonu ve onların, dünyada Bâbil Kuyusunda cezalandırılmaları
چون گناه و فسق خلقان جهان ** میشدی بر هر دو روشن آن زمان
Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,
دستخاییدن گرفتندی ز خشم ** لیک عیب خود ندیدندی به چشم3345
Hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı.
خویش در آیینه دید آن زشت مرد ** رو بگردانید از آن و خشم کرد
Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış.
خویش بین چون از کسی جرمی بدید ** آتشی در وی ز دوزخ شد پدید
Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar.
حمیت دین خواند او آن کبر را ** ننگرد در خویش نفس گبر را
O, bu kibre din gayreti adını takar; kendi kâfir nefsini görmez.
حمیت دین را نشانی دیگر است ** که از آن آتش جهانی اخضر است
Din gayretinin başka alâmeti vardır. O ateşten bütün bir dünya yeşerir, hayat bulur.