نه تو گویی هم بگوش خویشتن ** نه من ونه غیرمن ای هم تو من
Hayır hayır… Ruhulkudüs değil, sen kendin, kendi kulağına söylersin… Orada hakikatte ne ben varım, ne benden başkası, sen de bensin zaten canım efendim!
همچو آن وقتی که خواب اندر روی ** تو ز پیش خود به پیش خود شوی1300
Bu rüyaya benzer. Uykuya daldın mı kendinden geçer, fakat yine kendinden kendine gelmiş olursun.
بشنوی از خویش و پنداری فلان ** با تو اندر خواب گفتست آن نهان
Kendini duyar, dinler de senden başka gizli bir adam rüyada sana söz söylüyor sanırsın.
تو یکی تو نیستی ای خوش رفیق ** بلک گردونی ودریای عمیق
A güzelim yoldaşım, sen alelâde tek bir adam değilsin ki. Sen bir âlemsin, sen bir derin denizsin.
آن تو زفتت که آن نهصدتوست ** قلزمست وغرقه گاه صد توست
O senin muazzam varlığın yok mu. O belki dokuz yüz kattır. O, dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir, yüzlerce âlem, o denize dalar gark olup gider.
خود چه جای حد بیداریست و خواب ** دم مزن والله اعلم بالصواب
Zaten burası ne uyanıklık yeri, ne uyku yeri. Buradan bahsetme, Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
دم مزن تا بشنوی از دم ز نان ** آنچ نامد در زبان و در بیان1305
Bahsetme de asıl bu âlemden bahse muktedir olanlardan dile gelmez, söze sığmaz bahisler işit!
دم مزن تا بشنوی زان آفتاب ** آنچ نامد درکتاب و در خطاب
Bahsetme de o güneşten kitaba yazılmaz, hitaba girmez sözler duy!
دم مزن تا دم زند بهر تو روح ** آشنا بگذار در کشتی نوح
Bahsetme de sana bu âlemden ruhun bahsetsin… Nuh’un gemisinde yüzgeçlik bahsini bırak!
همچو کنعان کشنا میکرد او ** که نخواهم کشتی نوح عدو
Bu bahse girersen Kenan’a benzersin. Bana düşman olan Nuh’un gemisini istemem diye o da yüzmeye girişmişti.
هی بیا در کشتی بابا نشین ** تا نگردی غرق طوفان ای مهین
Nuh, ona “Hey, gel, babanın gemisine gir de behey aşağılık oğul, tufana gark olma” demişti.
گفت نه من آشنا آموختم ** من بجز شمع تو شمع افروختم1310
O, “Hayır, ben yüzme öğrendim. Senin mumundan başka bir mum yaktım” diye cevap verdi.
هین مکن کین موج طوفان بلاست ** دست و پا و آشنا امروز لاست
Nuh, “Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz” dedi.
باد قهرست و بلای شمع کش ** جز که شمع حق نمیپاید خمش
Fakat Kenan dedi ki: “Yok yok… Ben o yüce dağa çıkarım; o dağ beni her türlü belâdan kurtarır.”
گفت نه رفتم برآن کوه بلند ** عاصمست آن که مرا از هر گزند
Nuh, “Aklını başına topla, şimdi dağ, bir saman çöpü mesabesindedir.
هین مکن که کوه کاهست این زمان ** جز حبیب خویش را ندهد امان
Allah, kendi dostundan başkasına aman vermez” dediyse de Kenan,
گفت من کی پند تو بشنودهام ** که طمع کردی که من زین دودهام1315
Ben ne vakit senin öğüdünü dinledim ki benim de sana uyanlardan olmama tamah ettin,
خوش نیامد گفت تو هرگز مرا ** من بریام از تو در هر دو سرا
Senin sözün bana hiç hoş gelmedi ki… Ben, iki âlemde de senden uzağım “ dedi.
هین مکن بابا که روز ناز نیست ** مر خدا را خویش وانباز نیست
Nuh, “Yapma yavrum, bugün, naz günü değildir… Allah’ın ne eşi var, ne benzeri!
نیستم مولود پیراکم بناز ** نیستم والد جوانا کم گراز
“Ey ihtiyar, ben doğmadım, bana az nazlan… Ey genç, ben baba değilim, öyle pek salınma!
نیستم شوهر نیم من شهوتی ** ناز را بگذار اینجا ای ستی
Ben koca değilim, şehvetim de yok… Hanım nazı bırak.
جز خضوع و بندگی و اضطرار ** اندرین حضرت ندارد اعتبار
Bu hususta kulluktan, ihtiyaçtan, zaruretten başka hiçbir şeyin itibarı yok” demekte,
گفت بابا سالها این گفتهای ** باز میگویی بجهل آشفتهای
Dedi ama Kenan: “Baba, yıllardır bu sözleri söylemektesin, yine de söylüyorum… Cahil misin ne?
چند ازینها گفتهای با هرکسی ** تا جواب سرد بشنودی بسی1325
Bu sözleri herkese ne kadar söyledin de nice soğuk cevaplar aldın, kötü sözler duydun.
این دم سرد تو در گوشم نرفت ** خاصه اکنون که شدم دانا و زفت
Bu soğuk sözlerin kulağıma bile girmedi, şimdi mi girecek? Artık ben bilgi sahibiyim, büyüdüm” diye cevap verdi.
گفت بابا چه زیان دارد اگر ** بشنوی یکبار تو پند پدر
Nuh, “A yavrum, bir kerecik olsun babanın öğüdünü tutsan ne olur?” dedi.
همچنین میگفت او پند لطیف ** همچنان میگفت او دفع عنیف
O, böyle güzel güzel nasihatler ediyor, Kenan’da bu çeşit ağır sözlerle karşılık veriyordu.
نه پدر از نصح کنعان سیر شد ** نه دمی در گوش آن ادبیر شد
Ne babası, Kenan’a öğüt vermeden usandı, ne o kötü oğlun kulağına babasının bir sözü girdi!
اندرین گفتن بدند و موج تیز ** بر سر کنعان زد وشد ریز ریز1330
Onlar, böyle konuşup dururlarken bir çevik dalgadır geldi. Kenan’ın başından aştı, onu boğup götürüverdi.
نوح گفت ای پادشاه بردبار ** مر مرا خر مرد و سیلت برد بار
Nuh, “Ey sabırlı padişahım, eşeğin öldü, yükümü sel götürdü.
وعده کردی مر مرا تو بارها ** که بیابد اهلت از طوفان رها
Bana nice defalar, sana mensup olanlar tufandan kurtulacaklar diye vaatlerde bulundun.
دل نهادم بر امیدت من سلیم ** پس چرا بربود سیل از من گلیم
Ben de âfım, senin vaatlerine kandım, ümitlendim… İyi ama neden sel kilimini aldı, götürdüAllah dedi ki: “O senin ehlinden, yakınlarından değil… Kendin de görmedin mi? Sen aksın o mavi!
گفت او از اهل و خویشانت نبود ** خود ندیدی تو سپیدی او کبود
Dişine kurt girdi mi çıkartmaktan başka hiçbir çaresi yoktur.
چونک دندان تو کرمش در فتاد ** نیست دندان بر کنش ای اوستاد1335
Çıkarmalı ki vücudun, onun yüzünden elemlere düşmesin… O, senin oğlundu ama sen onu terk et, benim bir şeyim değil de.”
تا که باقی تن نگردد زار ازو ** گرچه بود آن تو شو بیزار ازو
Nuh, dedi ki: “Yarabbi, senden başka kimsem yok. Sana teslim olan ağyar sayılmaz.
گفت بیزارم ز غیر ذات تو ** غیر نبود آنک او شد مات تو
Sana karşı ne haldeyim, ihlâsım nasıl? Zaten biliyorsun.
تو همی دانی که چونم با تو من ** بیست چندانم که با باران چمن
Çayırlıklar, çimenlikler, nasıl yağmura muhtaçsa, nasıl yağmurdan yeşerir, yetişirse ben de sana öyle muhtacım, onlar gibi senden yetişmekteyim; hatta ihtiyacım onlardan yirmi kat fazla,
زنده از تو شاد از تو عایلی ** مغتذی بی واسطه و بی حایلی