اندر استغنا مراعات نیاز ** جمع ضدینست چون گرد و دراز1395
İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer.
خود عصا معشوق عمیان میبود ** کور خود صندوق قرآن میبود
Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
گفت کوران خود صنادیقند پر ** از حروف مصحف و ذکر و نذر
Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
باز صندوقی پر از قرآن به است ** زانک صندوقی بود خالی بدست
Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.
باز صندوقی که خالی شد ز بار ** به ز صندوقی که پر موشست و مار
Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.
حاصل اندر وصل چون افتاد مرد ** گشت دلاله به پیش مرد سرد1400
Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar.
چون به مطلوبت رسیدی ای ملیح ** شد طلب کاری علم اکنون قبیح
Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür.
چون شدی بر بامهای آسمان ** سرد باشد جست وجوی نردبان
Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak manasızdır.
جز برای یاری و تعلیم غیر ** سرد باشد راه خیر از بعد خیر
Hayra ulaşan kişi, dostluk ve başkasına bir şey öğretmek maksatlarından başka bir maksatla yine hayır yolunu arar, o yoldan bahsederse bu iş, soğuk bir şeydir.
آینهی روشن که شد صاف و ملی ** جهل باشد بر نهادن صیقلی
Aydın ayna saf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.
پیش سلطان خوش نشسته در قبول ** زشت باشد جستن نامه و رسول1405
Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir.
داستان مشغول شدن عاشقی به عشقنامه خواندن و مطالعه کردن عشقنامه درحضور معشوق خویش و معشوق آن را ناپسند داشتن کی طلب الدلیل عند حضور المدلول قبیح والاشتغال بالعلم بعد الوصول الی المعلوم مذموم
Bir âşığın, mâşukunun huzurunda aşk mektubu okuması, sevgilinin bu hareketi beğenmemesi, delâlet edilen şey meydana geldikten sonra delil aramak çirkin bir şeydir, bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir
آن یکی را یار پیش خود نشاند ** نامه بیرون کرد و پیش یار خواند
Sevgili âşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Âşık aşk mektubunu çıkarıp sevgilisinin huzurunda okumaya başladı.
بیتها در نامه و مدح و ثنا ** زاری و مسکینی و بس لابهها
Mektupta beyitler, övüşler, ihtiyaç ve âciz yoksulluk… Birçok lâflar vardı.
گفت معشوق این اگر بهر منست ** گاه وصل این عمر ضایع کردنست
Mâşuk dedi ki: “Eğer bu okuma, benim içinse vuslat zamanı ömür zayi etmektir bu!
من به پیشت حاضر و تو نامه خوان ** نیست این باری نشان عاشقان
Ben yanımdayım, sen mektup okuyorsun. Bu âşıklık alâmeti değil ki!”
گفت اینجا حاضری اما ولیک ** من نمییایم نصیب خویش نیک1410
Âşık dedi ki: “Doğru, sen buradasın ama ben, istediğim zevki, istediğim gibi bulamıyorum ki,
آنچ میدیدم ز تو پارینه سال ** نیست این دم گرچه میبینم وصال
Geçen yıl senden aldığım zevki, şimdi vuslatına erişmiş olduğum halde alamıyorum.
من ازین چشمه زلالی خوردهام ** دیده و دل ز آب تازه کردهام
Ben bu kaynaktan arı, duru su içtim, o suyla gözümü de yeniledim, gönlümü de.
چشمه میبینم ولیکن آب نی ** راه آبم را مگر زد رهزنی
Şimdi kaynağı görüyorum ama su yok. Yoksa suyolumu birisi mi kesti” dedi.
گفت پس من نیستم معشوق تو ** من به بلغار و مرادت در قتو
Mâşuk dedi ki: “Şu halde ben, senin sevgilin değilim. Ben Bulgar Türküyüm, sen Katu Türkü istiyorsun.
عاشقی تو بر من و بر حالتی ** حالت اندر دست نبود یا فتی1415
Sen bana değil, bir hale âşıksın. Fakat yiğidim, hal elde kalmaz ki.
پس نیم کلی مطلوب تو من ** جزو مقصودم ترا اندرز من
Senin tamamıyla istediğin ben değilim. Âlemde istediğin şeyin bir kısımcağızı da ben de var.
خانهی معشوقهام معشوق نی ** عشق بر نقدست بر صندوق نی