بر دلم زد تیر و سوداییم کرد ** عاشق شکر و شکرخاییم کرد4135
Bu tecelli ile bu feyz ile benim gönlüme de ok attı, beni de sevdalara saldı… Beni şükre de âşık etti, şekere de!
عاشق آنم که هر آن آن اوست ** عقل و جان جاندار یک مرجان اوست
Öyle bir sevgiliye âşığım ki her alım, onun alımıdır. Akıl da onun bir kuluna kuludur, can da!
من نلافم ور بلافم همچو آب ** نیست در آتشکشیام اضطراب
Ben kuru lâf etmem; bir söz söylesem bile su gibi söylerim de ateşi söndürmede hiçbir ıstırabım olmaz.
چون بدزدم چون حفیظ مخزن اوست ** چون نباشم سخترو پشت من اوست
Ben nasıl bir şey çalabilirim? Hazinedar o… Nasıl kuvvetlenmem, arkam o…
هر که از خورشید باشد پشت گرم ** سخت رو باشد نه بیم او را نه شرم
Kimin arkası güneşten kızar, ısınırsa yüzü pek olur, kuvvetlenir… Artık ona ne korku vardır, ne utanma!
همچو روی آفتاب بیحذر ** گشت رویش خصمسوز و پردهدر4140
Yüzü, hiçbir şeye aldırış etmeyen güneş gibi düşmanı yakar, perdeleri yırtar.
هر پیمبر سخترو بد در جهان ** یکسواره کوفت بر جیش شهان
Her peygamberin dünyada yüzü pektir, bir tek binici olduğu halde padişahların ordularına saldırır, onları ezer, bozar!
رو نگردانید از ترس و غمی ** یکتنه تنها بزد بر عالمی
Bir şeyden korkmaz, gamlanmaz; bu yüzden de hiçbir şeyden yüz çevirmez… Tek başına bütün dünyayı mağlûp eder.
سنگ باشد سخترو و چشمشوخ ** او نترسد از جهان پر کلوخ
Taşın yüzü pektir, gözü tok… Dünya dolusu kerpiç olsa korkmaz.
کان کلوخ از خشتزن یکلخت شد ** سنگ از صنع خدایی سخت شد
Çünkü kerpiç, kerpiççi tarafından o hale konmuştur, taşıysa Allah yapmıştır, ondan dolayı serttir, katıdır!
گوسفندان گر برونند از حساب ** ز انبهیشان کی بترسد آن قصاب4145
Koyunlar, sayıya sığmayacak kadar çok olsa kasap, onların çokluğundan korkar mı hiç?
کلکم راع نبی چون راعیست ** خلق مانند رمه او ساعیست
Hepiniz de çobansınız… Peygamber de çobandır. Halka gelince sürüye benzer… Peygamber, onların çobanıdır, onları sürer durur.
از رمه چوپان نترسد در نبرد ** لیکشان حافظ بود از گرم و سرد
Çoban koyunlarla savaşa girişmekten korkmaz… bilâkis onları soğuktan, sıcaktan korur.
گر زند بانگی ز قهر او بر رمه ** دان ز مهرست آن که دارد بر همه
Kızar, kahreder de koyunlara bağırırsa bu bağırışı sevgisindendir, hepsini de sever de ondan bağırır!
هر زمان گوید به گوشم بخت نو ** که ترا غمگین کنم غمگین مشو
Her an yeni bir talih kulağıma söyleyip duruyor: Seni gamlandırsam bile gamlanma!
من ترا غمگین و گریان زان کنم ** تا کت از چشم بدان پنهان کنم4150
Ben, seni kötü gözlerden gizlemek için gamlandırırım.
تلخ گردانم ز غمها خوی تو ** تا بگردد چشم بد از روی تو
Kötü gözler, yüzünden ırak olsun diye kederlendirir, ahlâkını acı bir hale getiririm.
نه تو صیادی و جویای منی ** بنده و افکندهی رای منی
Sen, benim avcım değil misin, beni aramıyor musun? Benim kulum, emrime tabi değil misin?
حیله اندیشی که در من در رسی ** در فراق و جستن من بیکسی
Bana kavuşmak için tedbirler kurmadasın… Benim ayrılığımla herkesten ayrılmış, beni arayıp durmaktasın, kimsesiz bir hale gelmişsin!
چاره میجوید پی من درد تو ** میشنودم دوش آه سرد تو
Dertlere düşmüş, izimi bulmak için çarelere başvurmuşsun… Dün senin yanık yanık ah ettiğini duydum.
من توانم هم که بی این انتظار ** ره دهم بنمایمت راه گذار4155
Seni bekletmeksizin de kendime kavuşturmaya, sana yol gösterip kendime almaya kadirim ben…
تا ازین گرداب دوران وا رهی ** بر سر گنج وصالم پا نهی
Bu suretle bu devranın girdabından kurtulur, vuslat hazineme ayak basarsın.
لیک شیرینی و لذات مقر ** هست بر اندازهی رنج سفر
Fakat varılan yerin tatlılığı, lezzetleri, seferde çekilen zahmetlerle ölçülür.
آنگه ا ز شهر و ز خویشان بر خوری ** کز غریبی رنج و محنتها بری
Ne kadar gurbet çeker, mihnetler, zahmetlere uğrarsan, şehrinden, akrabandan o derece lezzet alır, zevk bulursun!
تمثیل گریختن مومن و بیصبری او در بلا به اضطراب و بیقراری نخود و دیگر حوایج در جوش دیگ و بر دویدن تا بیرون جهند
Müminin bir belâya uğrayınca sabırsızlık edip kaçması, nohudun ve sair yiyecek şeylerin tencerede kaynarken sıçrayıp dışarı çıkmaya çalışmalarına benzer
بنگر اندر نخودی در دیگ چون ** میجهد بالا چو شد ز آتش زبون
Bir bak… Nohut tencerede ateşten zebun oldu mu yukarıya doğru sıçramaya başlar.