Yusuf’un gömleğinin kokusunu kendine senet yap... çünkü onun kokusu gözleri aydın eder!
صورت پنهان و آن نور جبین ** کرده چشم انبیا را دوربین
O gizli suretle o alındaki nur, peygamberlerin gözlerini uzakları görür bir hale getirmiştir.
نور آن رخسار برهاند ز نار ** هین مشو قانع به نور مستعار
O yüzün nuru, insanı ateşten kurtarır... kendine gel de iğreti nura kâni olma.
چشم را این نور حالیبین کند ** جسم و عقل و روح را گرگین کند
Bu nur, insana ancak içinde bulunduğu zamanı gösterir; bedeni aklı ve ruhu uyuz eder.
صورتش نورست و در تحقیق نار ** گر ضیا خواهی دو دست از وی بدار3225
Görünüşü nurdur ama hakikatte ateştir. Eğer ışık istiyorsan iki elini de bu nurdan çek!
دم به دم در رو فتد هر جا رود ** دیده و جانی که حالیبین بود
Ancak içinde bulunduğu zamanı ve hali gören göz ve can, nereye giderse gitsin an be an yüzüstü düşer.
دور بیند دوربین بیهنر ** همچنانک دور دیدن خواب در
Bu çeşit insanlar içinde uzağı gören olsa bile hünersizdir... görür ama uykuda uzağı nasıl görürse öyle görür.
خفته باشی بر لب جو خشکلب ** میدوی سوی سراب اندر طلب
Dere kıyısında dudakların kupkuru... yatar uyursun; su aramak içinde seraba doğru koşup gidersin!
دور میبینی سراب و میدوی ** عاشق آن بینش خود میشوی
Uzaklarda serabı görür ona koşar... görüşüne âşık olur,
میزنی در خواب با یاران تو لاف ** که منم بینادل و پردهشکاف3230
Uykuda arkadaşlarına gönlü gözü açık olan benim, perdeleri deler, her şeyi görürüm ben...
نک بدان سو آب دیدم هین شتاب ** تا رویم آنجا و آن باشد سراب
İşte bak, şimdi de o tarafta su gördüm... hadi, koşalım, oraya varalım diye atar tutarsın... halbuki o gördüğün seraptır senin.
هر قدم زین آب تازی دورتر ** دو دوان سوی سراب با غرر
Her adımda bu güzelim sudan biraz daha uzaklaşırsın... koşa, koşa seni aldatan o seraba gûya yaklaşır, fakat hakiki sudan uzak düşersin.
عین آن عزمت حجاب این شده ** که به تو پیوسته است و آمده
Azmin, bu sana gelmiş, akmış ulaşmış olan hakiki suya tam bir perde!
بس کسا عزمی به جایی میکند ** از مقامی کان غرض در وی بود
Nice kişiler vardır ki ulaşmak istedikleri yerden hareket eder oraya varmak için yola düşerler.
دید و لاف خفته میناید به کار ** جز خیالی نیست دست از وی بدار3235
Uyuyan kişinin ne gördüğü şey işe yarar, ne söylediği lâf! Gördüğü şey de söylediği söz de bir hayalden başka bir şey değildir, ondan elini çek.
خوابناکی لیک هم بر راه خسپ ** الله الله بر ره الله خسپ
Uykun gelmişse yolda uyu... Tanrı hakkı için, ancak Tanrı yolunda yat.
تا بود که سالکی بر تو زند ** از خیالات نعاست بر کند
Olur ya, belki bir yolcu, rastlar da seni hayallerden, uykudan kurtarır.
خفته را گر فکر گردد همچو موی ** او از آن دقت نیابد راه کوی
Uyuyan kişinin düşüncesi, kılı kırk yarsa fayda yok... o incelikle yine köy yolunu bulamaz.
فکر خفته گر دوتا و گر سهتاست ** هم خطا اندر خطا اندر خطاست
Uyuyan kişinin düşüncesi, ister iki kat olsun, ister üç kat... yine hata içinde hatadır, yine hat içinde hat.
موج بر وی میزند بیاحتراز ** خفته پویان در بیابان دراز3240
Ona hiç çekinmeden dalgalar gelir vurur da o, yine upuzun çöllerde koşar durur!
خفته میبیند عطشهای شدید ** آب اقرب منه من حبل الورید
Su, ona şah damarından yakındır da o susuzluktan yanar yakılır!
حکایت آن زاهد کی در سال قحط شاد و خندان بود با مفلسی و بسیاری عیان و خلق میمردند از گرسنگی گفتندش چه هنگام شادیست کی هنگام صد تعزیت است گفت مرا باری نیست
Kıtlık yılında halk açlıktan ölürken müflis ve ayali kalabalık olduğu halde neşeli ve sevinçli olan zâhide;sevinç zamanı değil,yüzlerce baş sağlığı vermek zamanı deyince zâhidin umrumda bile değil demesi
همچنان کن زاهد اندر سال قحط ** بود او خندان و گریان جمله رهط
Hani şunun gibi: Kıtlık yılında bir zâhid, bütün kavim ağlayıp sızlarken gülerdi.
پس بگفتندش چه جای خنده است ** قحط بیخ مومنان بر کنده است
Dediler ki: “Gülünecek yer değil... kıtlık, müminlerin kökünü kurutmada,
رحمت از ما چشم خود بر دوختست ** ز آفتاب تیز صحرا سوختست