خفته باشی بر لب جو خشکلب ** میدوی سوی سراب اندر طلب
Dere kıyısında dudakların kupkuru... yatar uyursun; su aramak içinde seraba doğru koşup gidersin!
دور میبینی سراب و میدوی ** عاشق آن بینش خود میشوی
Uzaklarda serabı görür ona koşar... görüşüne âşık olur,
میزنی در خواب با یاران تو لاف ** که منم بینادل و پردهشکاف3230
Uykuda arkadaşlarına gönlü gözü açık olan benim, perdeleri deler, her şeyi görürüm ben...
نک بدان سو آب دیدم هین شتاب ** تا رویم آنجا و آن باشد سراب
İşte bak, şimdi de o tarafta su gördüm... hadi, koşalım, oraya varalım diye atar tutarsın... halbuki o gördüğün seraptır senin.
هر قدم زین آب تازی دورتر ** دو دوان سوی سراب با غرر
Her adımda bu güzelim sudan biraz daha uzaklaşırsın... koşa, koşa seni aldatan o seraba gûya yaklaşır, fakat hakiki sudan uzak düşersin.
عین آن عزمت حجاب این شده ** که به تو پیوسته است و آمده
Azmin, bu sana gelmiş, akmış ulaşmış olan hakiki suya tam bir perde!
بس کسا عزمی به جایی میکند ** از مقامی کان غرض در وی بود
Nice kişiler vardır ki ulaşmak istedikleri yerden hareket eder oraya varmak için yola düşerler.
دید و لاف خفته میناید به کار ** جز خیالی نیست دست از وی بدار3235
Uyuyan kişinin ne gördüğü şey işe yarar, ne söylediği lâf! Gördüğü şey de söylediği söz de bir hayalden başka bir şey değildir, ondan elini çek.
خوابناکی لیک هم بر راه خسپ ** الله الله بر ره الله خسپ
Uykun gelmişse yolda uyu... Tanrı hakkı için, ancak Tanrı yolunda yat.
تا بود که سالکی بر تو زند ** از خیالات نعاست بر کند
Olur ya, belki bir yolcu, rastlar da seni hayallerden, uykudan kurtarır.
خفته را گر فکر گردد همچو موی ** او از آن دقت نیابد راه کوی
Uyuyan kişinin düşüncesi, kılı kırk yarsa fayda yok... o incelikle yine köy yolunu bulamaz.
فکر خفته گر دوتا و گر سهتاست ** هم خطا اندر خطا اندر خطاست
Uyuyan kişinin düşüncesi, ister iki kat olsun, ister üç kat... yine hata içinde hatadır, yine hat içinde hat.
موج بر وی میزند بیاحتراز ** خفته پویان در بیابان دراز3240
Ona hiç çekinmeden dalgalar gelir vurur da o, yine upuzun çöllerde koşar durur!
خفته میبیند عطشهای شدید ** آب اقرب منه من حبل الورید
Su, ona şah damarından yakındır da o susuzluktan yanar yakılır!
حکایت آن زاهد کی در سال قحط شاد و خندان بود با مفلسی و بسیاری عیان و خلق میمردند از گرسنگی گفتندش چه هنگام شادیست کی هنگام صد تعزیت است گفت مرا باری نیست
Kıtlık yılında halk açlıktan ölürken müflis ve ayali kalabalık olduğu halde neşeli ve sevinçli olan zâhide;sevinç zamanı değil,yüzlerce baş sağlığı vermek zamanı deyince zâhidin umrumda bile değil demesi
همچنان کن زاهد اندر سال قحط ** بود او خندان و گریان جمله رهط
Hani şunun gibi: Kıtlık yılında bir zâhid, bütün kavim ağlayıp sızlarken gülerdi.
پس بگفتندش چه جای خنده است ** قحط بیخ مومنان بر کنده است
Dediler ki: “Gülünecek yer değil... kıtlık, müminlerin kökünü kurutmada,
رحمت از ما چشم خود بر دوختست ** ز آفتاب تیز صحرا سوختست
کشت و باغ و رز سیه استاده است ** در زمین نم نیست نه بالا نه پست3245
Bağlar üzümler simsiyah oldu... ne yerde bir nem var, ne yukarıda ne aşağıda.
خل میمیرند زین قحط و عذاب ** ده ده و صد صد چو ماهی دور از آب
Halk, bu kıtlıktan, bu azaptan sudan çıkmış balık gibi onar onar, yüzer yüzer ölmede...
بر مسلمانان نمیآری تو رحم ** مومنان خویشند و یک تن شحم و لحم
Müslümanlara acımıyor musun? Müminler kardeştir... yağları da birdir etleri de... hepsi bir vücuttur.
رنج یک جزوی ز تن رنج همهست ** گر دم صلحست یا خود ملحمهست
Bedende bir uzuv ağrıyıp incinse bütün beden ağrır, incinir... ister sulh çağında olsun, ister savaş; bu, budur.”
گفت در چشم شما قحطست این ** پیش چشمم چون بهشتست این زمین
Zâhit dedi ki: Bu, sizin gözünüze kıtlık görünüyor... fakat bence yeryüzü cennet gibi, ben böyle görüyorum.
من همیبینم بهر دشت و مکان ** خوشهها انبه رسیده تا میان3250
Ben her ovada, her yerde ta bele kadar boyu atmış gürbüz başaklar görmekteyim.
خوشهها در موج از باد صبا ** پر بیابان سبزتر از گندنا
Başaklar seher yeli ile dalgalanmada... ova pırasayla dopdolu!
ز آزمون من دست بر وی میزنم ** دست و چشم خویش را چون بر کنم
Acaba doğru mu diye sınıyor, elimi uzatıyor, onları yokluyor, tutuyorum... artık ben, nasıl elimi keser gözümü çıkartırım?
یار فرعون تنید ای قوم دون ** زان نماید مر شما را نیل خون
A aşağılık kavim, siz, ten Firavununun dostusunuz... onun için Nil size kan görünmede.
یار موسی خرد گردید زود ** تا نماند خون بینید آب رود
Hemencecik akıl Musa’sına dost olasınız kan görmez, ırmak suyunu görürsünüz.
با پدر از تو جفایی میرود ** آن پدر در چشم تو سگ میشود3255
Babanla aranda bir şey geçti mi babanı köpek gibi görürsün, gözüne böyle görünür!
آن پدر سگ نیست تاثیر جفاست ** که چنان حرمت نظر را سگ نماست
Baban köpek değildir senin; o cefanın tesiri ile öyledir; öyle bir merhametli adam bile sana köpek görünür!
گرگ میدیدند یوسف را به چشم ** چونک اخوان را حسودی بود و خشم
Kardeşleri Yusuf’a haset ediyorlar kızıyorlardı... bu yüzden onu kurt şeklinde gördüler.
با پدر چون صلح کردی خشم رفت ** آن سگی شد گشت بابا یار تفت
Fakat babanla barıştın da kızgınlığın gitti mi köpek ortadan kalkar, baban, sana ateşli bir dost olur.
بیان آنک مجموع عالم صورت عقل کلست چون با عقل کل بکژروی جفا کردی صورت عالم ترا غم فزاید اغلب احوال چنانک دل با پدر بد کردی صورت پدر غم فزاید ترا و نتوانی رویش را دیدن اگر چه پیش از آن نور دیده بوده باشد و راحت جان
Bütün âlem aklıküllün suretidir..aklıkülle aykırı hareket ettin,cefada bulundun mu dünya,senin gamını arttırır;nitekim babanla da çok defalar bozuştun mu onu gördükçe kederlenirsin,yüzünü görmek istemezsin,halbuki bundan önce gözünün nuruydu,canının huzuru!
کل عالم صورت عقل کلست ** کوست بابای هر آنک اهل قل است
Bütün âem, aklı küllün suretidir... bütün insanların babası odur.
چون کسی با عقل کل کفران فزود ** صورت کل پیش او هم سگ نمود3260
Birisi aklı külle karşı küfranını artırırsa bütün âlem ona köpek görünür.
صلح کن با این پدر عاقی بهل ** تا که فرش زر نماید آب و گل
Bu babayla uzlaş, asiliği bırak da su ve toprak, sana altın döşeme görünsün.
پس قیامت نقد حال تو بود ** پیش تو چرخ و زمین مبدل شود
Bununla uzlaşırsan içinde bulunduğun hal ve zaman, âdeta kıyamet kesilir... gözünün önünde gök de değişir yer de!
من که صلحم دایما با این پدر ** این جهان چون جنتستم در نظر
Ben daima bu babayla uzlaşmış haldeyim... onun için şu âlem, bana cennet görünmede!
هر زمان نو صورتی و نو جمال ** تا ز نو دیدن فرو میرد ملال
Her zaman yeni bir suret, her an yeni bir güzellik görmedeyim... yeni görmekle de elem ve usanç kalmaz, insan daima yeniden yeniye neşelenir durur.
من همیبینم جهان را پر نعیم ** آبها از چشمهها جوشان مقیم3265
Ben cihanı nimetlerle dopdolu görüyorum... sular kaynaklardan coşup akmada...
بانگ آبش میرسد در گوش من ** مست میگردد ضمیر و هوش من
Bu suların sesleri kulağıma geldikçe aklımı gönlümü sarhoş etmede!
شاخهها رقصان شده چون تایبان ** برگها کفزن مثال مطربان
Dallar tövbekar dervişler gibi oynuyor... yapraklar, çalgıcılar ve şarkı okuyanlar gibi el çırpıyor.
برق آیینهست لامع از نمد ** گر نماید آینه تا چون بود
Ayna, keçeden yapılma kılıf içindeki şimşek gibi parlayıp durmada... artık ayna görünürse nasıl olur?
از هزاران مینگویم من یکی ** ز آنک آکندست هر گوش از شکی
Ben, bunun binde birini bile söyleyemiyorum; çünkü her kulak, şüphelerle dolu!
پیش وهم این گفت مژده دادنست ** عقل گوید مژده چه نقد منست3270
Vehme göre bu söz müjdedir... fakat akıl der ki: Müjde ne demek bu benim halimdir zaten.
قصهی فرزندان عزیر علیهالسلام کی از پدر احوال پدر میپرسیدند میگفت آری دیدمش میآید بعضی شناختندش بیهوش شدند بعضی نشناختند میگفتند خود مژدهای داد این بیهوش شدن چیست
Uzeyr aleyhisselâm’ın oğullarının,kendisinden babalarının ahvalini sormaları,Uzeyr’in evet gördüm demesi..bazılarının onu tanıyıp kendisinden geçmesi,tanımıyanların da “Bu ,bize müjde verdi,ş kendinden geçme de ne oluyor ?”demeleri
همچو پوران عزیز اندر گذر ** آمده پرسان ز احوال پدر
Hani Üzeyr’in çocukları gibi... yolda babalarının ahvalini soruşturmaktaydılar.
گشته ایشان پیر و باباشان جوان ** پس پدرشان پیش آمد ناگهان
Onlar ihtiyarlamışlardı, babaları ise gençti... derken babaları ansızın önlerine çıkıverdi.
پس بپرسیدند ازو کای رهگذر ** از عزیر ما عجب داری خبر
Ona “Ey yolcu bizim azizimizden bir haberin var mı acaba?
که کسیمان گفت که امروز آن سند ** بعد نومیدی ز بیرون میرسد
Birisi bize onun bugün geleceğini, bizi ümitsizliğe düşürdükten sonra bugün erişeceğini söyledi” dediler.
گفت آری بعد من خواهد رسید ** آن یکی خوش شد چو این مژده شنید3275
Üzeyr dedi ki: Evet benden sonra gelecek... çocuklardan biri bu müjdeyi işitince sevindi.
بانگ میزد کای مبشر باش شاد ** وان دگر بشناخت بیهوش اوفتاد
Ey muştucu şadol diye bağırdı. Bir tanesi Üzeyr’i tanıdı;
که چه جای مژده است ای خیرهسر ** که در افتادیم در کان شکر
A sersem, müjdenin yeri mi ki? Şeker madeninin tam içine düştün deyip kendisinden geçti, yere yığıldı.