زان کله مر چشم بازان را سدست ** که همه میلش سوی جنس خودست
Doğanın bütün meyli, kendi cinsine olduğundan gözünü bağlamak, kendi cinsini göstermemek içindir.
چون برید از جنس با شه گشت یار ** بر گشاید چشم او را بازدار
Fakat doğan, kendi cinsinden vazgeçti de padişaha dost oldu mu doğancı, onun gözünü açar, başından üsküfünü çıkarır.
راند دیوان را حق از مرصاد خویش ** عقل جزوی را ز استبداد خویش
Tanrı da şeytanları, gözetleme yerinden...aklı cüz-iyi kendi müstakil reyinden,
که سری کم کن نهای تو مستبد ** بلک شاگرد دلی و مستعد3340
Pek başbuğluk davasında bulunma... sen, reyinde müstakil değilsin, ancak gönlün şakirdisin ve istidadın var diye sürer!
رو بر دل رو که تو جزو دلی ** هین که بندهی پادشاه عادلی
Der ki: Yürü gönüle git... çünkü sen gönlün cüzüsün; kendine gel, sen âdil padişahın kulusun!
بندگی او به از سلطانیست ** که انا خیر دم شیطانیست
Ona kulluk etmek, sultanlıktan iyidir... çünkü “Ben ondan hayırlıyım” sözü, şeytan sözüdür.
فرق بین و برگزین تو ای حبیس ** بندگی آدم از کبر بلیس
Be aşağılık, Âdem’in kulluğu ile İblis’in kibrine bak da aradaki farkı gör.
گفت آنک هست خورشید ره او ** حرف طوبی هر که ذلت نفسه
Âdem’in kulluğunu seç. Yol güneşi olan peygamber bile “Nefsini aşağılayan kişiye ne mutlu” dedi.
سایهی طوبی ببین وخوش بخسپ ** سر بنه در سایه بیسرکش بخسپ3345
Tuba gölgesini gör de güzelce uyu... o gölgeye baş koy da serkeşlik etmeden uykuya dal!
ظل ذلت نفسه خوش مضجعیست ** مستعد آن صفا و مهجعیست
Nefsi aşağılama gölgesi, güzel bir yatılacak yerdir... o arılığa istidadı olana hoş bir uyku verir.
گر ازین سایه روی سوی منی ** زود طاغی گردی و ره گم کنی
Bu gölgeyi bırakır da benlik tarafına gidersen çabucak asi olur, azar, yolunu kaybeder gidersin!
بیان آنک یا ایها الذین آمنوا لا تقدموا بین یدی الله و رسوله چون نبی نیستی ز امت باش چونک سلطان نهای رعیت باش پس رو خاموش باش از خود زحمتی و رایی متراش
“Ey inanlar,Tanrı ve rasulü hükmetmeden önce bir işe hükmetmeyin,kesip atmayın”âyeti.Peygamber değilsen ümmet ol..Padişah değilsen tebaa ol!
پس برو خاموش باش از انقیاد ** زیر ظل امر شیخ و اوستاد
Şu halde yürü şeyhin, emrinin gölgesi altına git; sus emre uy!
ورنه گر چه مستعد و قابلی ** مسخ گردی تو ز لاف کاملی
Böyle yapmadın mı istidat ve kabiliyet sahibi bile olsan kâmilik davasına kalkıştığından değişir, çarpılır, istidat ve kabiliyetini kaybedersin!
هم ز استعداد وا مانی اگر ** سر کشی ز استاد راز و با خبر3350
Sır bilen ve haberdar olan üstada serkeşlik edersen istidattan da olursun!
صبر کن در موزه دوزی تو هنوز ** ور بوی بیصبر گردی پارهدوز
Şimdilik ayakkabı dikiciliğine razı ol, sabret... yoksa sabretmezsen yamacı, eskici olur kalırsın!
کهنهدوزان گر بدیشان صبر و حلم ** جمله نودوزان شدندی هم به علم
Eskicilerde sabır ve hilm olsaydı hepsi de öğrenir, yeni ayakkabı diker, ayakkabıcı olurlardı.
بس بکوشی و بخر از کلال ** هم تو گویی خویش کالعقل عقال
Çok çalışır, çok didinirsen nihayet usanır da sen kendin, akıl bir bağmış meğerse dersin!
همچو آن مرد مفلسف روز مرگ ** عقل را میدید بس بیبال و برگ
Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
بیغرض میکرد آن دم اعتراف ** کز ذکاوت راندیم اسپ از گزاف3355
Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük!
از غروری سر کشیدیم از رجال ** آشنا کردیم در بحر خیال
Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
آشنا هیچست اندر بحر روح ** نیست اینجا چاره جز کشتی نوح
Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
این چنین فرمود این شاه رسل ** که منم کشتی درین دریای کل
O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
یا کسی کو در بصیرتهای من ** شد خلیفهی راستی بر جای من
Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
کشتی نوحیم در دریا که تا ** رو نگردانی ز کشتی ای فتی3360
Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz!
همچو کنعان سوی هر کوهی مرو ** از نبی لا عاصم الیوم شنو
Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
مینماید پست این کشتی ز بند ** مینماید کوه فکرت بس بلند
Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
پست منگر هان و هان این پست را ** بنگر آن فضل حق پیوست را
Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.
در علو کوه فکرت کم نگر ** که یکی موجش کند زیر و زبر
Düşünce dağının yüceliğine de pek bakma... çünkü onu bir dalga altüst ediverir!
گر تو کنعانی نداری باورم ** گر دو صد چندین نصیحت پرورم3365
Eğer Kenan’san, sana bunun gibi iki yüz nasihat versem yine bana inanmazsın!
گوش کنعان کی پذیرد این کلام ** که برو مهر خدایست و ختام
Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
کی گذارد موعظه بر مهر حق ** کی بگرداند حدث حکم سبق
Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
لیک میگویم حدیث خوشپیی ** بر امید آنک تو کنعان نهای
Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim:
آخر این اقرار خواهی کرد هین ** هم ز اول روز آخر را ببین
Nihayet bunu ikrar edeceksin, bari kendine gel de ilk güne bak, son günü gör!
میتوانی دید آخر را مکن ** چشم آخربینت را کور کهن3370
Son günü görebilirsin sen... yalnız sonu gören gözünü yıpratma, kör etme.
هر که آخربین بود مسعودوار ** نبودش هر دم ز ره رفتن عثار
Kim kutlucasına işin sonunu görürse hiçbir an yolda sürçmez.
گر نخواهی هر دمی این خفتخیز ** کن ز خاک پایی مردی چشم تیز
Her an bu düşüp kalkmayı istemiyorsan bir erin ayak bastığı toprağı gözüne çek.
کحل دیده ساز خاک پاش را ** تا بیندازی سر اوباش را
Onun ayağının bastığı toprağı gözüne sürme yap da bu külhaniliği başından at!
که ازین شاگردی و زین افتقار ** سوزنی باشی شوی تو ذوالفقار
Çünkü bu şakirtlikte, bu yokluğa düşmeyle iğne bile olsan Zülfikar kesilirsin.
سرمه کن تو خاک هر بگزیده را ** هم بسوزد هم بسازد دیده را3375
Her seçilmiş erin ayak bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek; o toprak, gözünü hem yakar, hem aydınlatır.
چشم اشتر زان بود بس نوربار ** کو خورد از بهر نور چشم خار
Deve gözü ışılansın diye diken yer de onun için gözü nurlar saçar!
قصهی شکایت استر با شتر کی من بسیار در رو میافتم در راه رفتن تو کم در روی میآیی این چراست و جواب گفتن شتر او را
Katırın deveye “Ben yol yürürken yüzüstü düşü düşü veriyorum,halbuki sen az düşüyorsun,bu neden diye sorması,devenin cevabı
اشتری را دید روزی استری ** چونک با او جمع شد در آخری
Katırın biri bir gün bir deveyle buluştu... ikisi de bir ahıra düştüler.
گفت من بسیار میافتم برو ** در گریوه و راه و در بازار و کو
Katır dedi ki: “Ben tepede, düzde, pazarda, köyde çok düşüyorum.
خاصه از بالای که تا زیر کوه ** در سر آیم هر زمانی از شکوه
Hele dağ terekesinden aşağı inerken her zaman korkumdan tepe taklak kapanırım.
کم همیافتی تو در رو بهر چیست ** یا مگر خود جان پاکت دولتیست3380
Sense yüz üstü pek az düşersin... bu neden? Yoksa senin arı canın devletlik mi ki?
در سر آیم هر دم و زانو زنم ** پوز و زانو زان خطا پر خون کنم
Ben her an tepesi üstü düşer, dizimi vurur, yüzümü, dizimi kanlara bularım!
کژ شود پالان و رختم بر سرم ** وز مکاری هر زمان زخمی خورم
Palanım, yüküm baş aşağı olur; kiracıdan da daima dayak yerim.
همچو کم عقلی که از عقل تباه ** بشکند توبه بهر دم در گناه
Hani az akıllı adam gibi... o da aklının kıtlığından günahından tövbe eder... her an da tövbesini bozar.
مسخرهی ابلیس گردد در زمن ** از ضعیفی رای آن توبهشکن
O tövbe bozan reyindeki, azmindeki gevşekliğinin yüzünden zamanede İblise maskara olur.
در سر آید هر زمان چون اسپ لنگ ** که بود بارش گران و راه سنگ3385
Her an yükü ağır olan ve taşlık yolda gitmeye savaşan topal beygir gibi tepesi üstüne düşer.
میخورد از غیب بر سر زخم او ** از شکست توبه آن ادبارخو
O ters huylu, tövbesini bozduğu için kafasına gaybtan tokatlar yer durur.