لیک بد مقصودش از بانگ رباب ** همچو مشتاقان خیال آن خطاب
Fakat padişahın, rebap sesini dinlemeden maksadı, iştiyaklar çekenler gibi Allah hitabını hayal etmekti.
نالهی سرنا و تهدید دهل ** چیزکی ماند بدان ناقور کل
Zurna ve davul sesleri, bir parçacık o külli nefirin, kıyamet gününde çalınacak olan Sur’un sesine benzer.
پس حکیمان گفتهاند این لحنها ** از دوار چرخ بگرفتیم ما
Hakîmler, bu musiki nağmelerini göklerin dönüşünden aldık demişlerdir.
بانگ گردشهای چرخست این که خلق ** میسرایندش به طنبور و به حلق
Halkın tamburla çaldığı, ağızla söylediği bu şarkılar, nağmeler, hep göğün hareketinden alınmadır.
مومنان گویند که آثار بهشت ** نغز گردانید هر آواز زشت735
Müminler derler ki cennetin tesiriyle bütün kötü ve çirkin sesler de latif olur.
ما همه اجزای آدم بودهایم ** در بهشت آن لحنها بشنودهایم
Biz hepimiz Âdem’in cüz’üleriydik... Cennette o nağmeleri dinledik, duyduk!
گرچه بر ما ریخت آب و گل شکی ** یادمان آمد از آنها چیزکی
Gerçi suyla toprak, bize bir şüphe verdi ama yine o nağmeleri birazcık hatırlıyoruz.
لیک چون آمیخت با خاک کرب ** کی دهند این زیر و آن بم آن طرب
Fakat musibet toprağıyla karıştıktan sonra bu zir ve bem perdeleri, nereden o nağmeleri verecek?
آب چون آمیخت با بول و کمیز ** گشت ز آمیزش مزاجش تلخ و تیز
Su, sidik ve pislikle karışınca bozulur, mizacı acı ve sert bir hale gelir.
چیزکی از آب هستش در جسد ** بول گیرش آتشی را میکشد740
İnsanın cesedinde de birazcık su vardır... Sen onu sidik bile saysan yine ateşi söndürür ya!
گر نجس شد آب این طبعش بماند ** که آتش غم را به طبع خود نشاند
Su, pis bile olsa yine tabiatı bakidir... O tabiatla gam ateşini söndürür!
پس غدای عاشقان آمد سماع ** که درو باشد خیال اجتماع
İş bu yüzden güzel sesi dinlemek âşıklara gıdadır... Çünkü güzel ses dinlemede kalp huzuru ve Allah ile birleşme zevki vardır.
قوتی گیرد خیالات ضمیر ** بلک صورت گردد از بانگ و صفیر
Adamın içindeki hayâller kuvvetlenir, hatta hayaller, o güzel sesten, o güzel nağmeden suretlere bürünür.
آتش عشق از نواها گشت تیز ** آن چنان که آتش آن جوزریز
Suya ceviz atanın ateşi nasıl kuvvetlendiyse aşk ateşi de güzel seslerle kuvvet bulunur!
حکایت آن مرد تشنه کی از سر جوز بن جوز میریخت در جوی آب کی در گو بود و به آب نمیرسید تا به افتادن جوز بانگ آب# بشنود و او را چو سماع خوش بانگ آب اندر طرب میآورد
Susuz adamın ceviz ağacına binip silkelemesi ve cevizlerin çukurdaki, erişemediği suya düşmesi, bu suretle suyun sesini duyup onunla zevklenmesi, neşelenmesi
در نغولی بود آب آن تشنه راند ** بر درخت جوز جوزی میفشاند745
Su, pek derin yerdeydi... Susuzun biri suyun üst tarafında bulunan ceviz ağacına binmiş, ağacı silkeliyordu.
میفتاد از جوزبن جوز اندر آب ** بانگ میآمد همی دید او حباب
Ağaçtan cevizler, suya düştükçe suyun sesini dinliyor, sudan meydana gelen habbeleri seyrediyordu.
عاقلی گفتش که بگذار ای فتی ** جوزها خود تشنگی آرد ترا
Bir akıllı adam, bunu görüp dedi ki: Yiğidim bu cevizler, seni susatır!
بیشتر در آب میافتد ثمر ** آب در پستیست از تو دور در
Suya bir hayli ceviz düşüyor ama su derinde... Senden uzakta!
تا تو از بالا فرو آیی به زور ** آب جویش برده باشد تا به دور
Sen, yukarıdan aşağıya zahmetlerle ininceye kadar su da onları daha uzağa götürecek!