چونک درمانی به غرقاب فنا ** پس ظلمنا ورد سازی بر ولا 1970
Fakat yokluk denizine daldın da aciz oldun mu sevgi davasına düşer,“Rabbimiz kendimize zulmettik” demeye kalkışırsın.
دیو گوید بنگرید این خام را ** سر برید این مرغ بیهنگام را
Şeytan der ki: Hele şu hama bakin. Şu vakitsiz öten horozun kesin başını.
دور این خصلت ز فرهنگ ایاز ** که پدید آید نمازش بینماز
Bu huy Eyaz’ın zekasından uzaktır. Yalvarıp yakarmadan namaz kılmaz o.
او خروس آسمان بوده ز پیش ** نعرههای او همه در وقت خویش
O, önceden de gökteki horozdur. Onun nazarları tam zamanındadır.
در معنی این کی ارنا الاشیاء کما هی و معنی این کی لو کشف الغطاء ما از ددت یقینا و قوله در هر که تو از دیدهی بد مینگری از چنبرهی وجود خود مینگری پایهی کژ کژ افکند سایه
"Her şeyi, nasılsa bize öyle göster" hadisiyle "Perde kalksa, bildiğimden, gördüğümden fazla bir şey görmez ve bilmezdim" sözünün ve "Kime kötü gözle bakarsan bil ki kendi varlık dairenden bakmada, sen fena olduğundan onu fena görmedesin" beytinin manası. Eğri merdiven basamağının gölgesi eğri olur.
ای خروسان از وی آموزید بانگ ** بانگ بهر حق کند نه بهر دانگ
Ey horozlar, ötmeyi para için değil, Tanrı için ötenden öğrenin.
صبح کاذب آید و نفریبدش ** صبح کاذب عالم و نیک و بدش 1975
Yalancı sabah gelir, onu aldatamaz. Yalancı sabahı, ona iyilik ve kötülük alemidir.
اهل دنیا عقل ناقص داشتند ** تا که صبح صادقش پنداشتند
Dünya ehlinin aklı, noksan olduğundan yalancı sabahı, sahici sabah sanırlar.
صبح کاذب کاروانها را زدست ** که به بوی روز بیرون آمدست
Yalancı sabah, nice kervanın yolunu vurmuştur. Kervancılar, o Yalancı aydınlığı sabah sanıp yola çıkmışlardır.
صبح کاذب خلق را رهبر مباد ** کو دهد بس کاروانها را به باد
Yalancı sabah, halka kılavuz olmasın. Çünkü nice kervanları yele vermiştir.
ای شده تو صبح کاذب را رهین ** صبح صادق را تو کاذب هم مبین
Ey Yalancı sabaha kapılan, sahici sabahı da Yalancı görme.
گر نداری از نفاق و بد امان ** از چه داری بر برادر ظن همان 1980
Nifaktan, kötülükten kurtulduysan neden kardeşin hakkında kötü zanna düşüyor, münafıklık diyorsun?
بدگمان باشد همیشه زشتکار ** نامهی خود خواند اندر حق یار
Kötü zanda bulunanın işi, daima çirkindir.Dostun hakkında da kendi kitabını okur o.
آن خسان که در کژیها ماندهاند ** انبیا را ساحر و کژ خواندهاند
Eğrilikte kalan aşağılık kişiler, peygamberlere de büyücü ve eğri adam dediler.
وآن امیران خسیس قلبساز ** این گمان بردند بر حجرهی ایاز
O kötü düşünceli aşağılık beyler de Eyaz’ın odası hakkında böyle kötü düşünceye saptılar.
کو دفینه دارد و گنج اندر آن ** ز آینهی خود منگر اندر دیگران
Orada definesi, hazinesi var dediler. Başkalarını kendi aynanda görme.
شاه میدانست خود پاکی او ** بهر ایشان کرد او آن جست و جو 1985
Padişah onun temizliğini biliyordu. O araştırmayı onlar için yaptırıyordu.
کای امیر آن حجره را بگشای در ** نیم شب که باشد او زان بیخبر
O beye, odayı gece yarısı aç da haberi olmasın.
تا پدید آید سگالشهای او ** بعد از آن بر ماست مالشهای او
Bu suretle düşünceleri meydana çıksın. Ondan sonra ona yapılacak şeyi biz biliriz.
مر شما را دادم آن زر و گهر ** من از آن زرها نخواهم جز خبر
O altınları mücevherleri de size bağışladım. Yalnız neler çıktığını bana haber verin, o kadar dedi.
این همیگفت و دل او میطپید ** از برای آن ایاز بی ندید
Dedi ama eşi olmayan Eyaz için de içi titremekteydi.
که منم کین بر زبانم میرود ** این جفاگر بشنود او چون شود 1990
Bunları ben mi söylüyorum? Bu sözleri duysa ne hale gelir? Diyordu.
باز میگوید به حق دین او ** که ازین افزون بود تمکین او
Sonra da diyordu ki: Dini hakki için onun temkini bundan da artıktır.
کی به قذف زشت من طیره شود ** وز غرض وز سر من غافل بود
مبتلی چون دید تاویلات رنج ** برد بیند کی شود او مات رنج
Bir belaya uğrayan, o dertten perişan olmaz, bir çok tevillerde bulunur.
صاحب تاویل ایاز صابرست ** کو به بحر عاقبتها ناظرست
Eyaz’da sabırlıdır, tevillerde bulunur. O işin sonuna bakar.
همچو یوسف خواب این زندانیان ** هست تعبیرش به پیش او عیان 1995
Yusuf gibi, bu zindandakilerin rüyalarını tabir eder, tabiri onca aşikardır.
خواب خود را چون نداند مرد خیر ** کو بود واقف ز سر خواب غیر
Rüyasını yoramayan başkasının Rüyasını nasıl yorabilir?
گر زنم صد تیغ او را ز امتحان ** کم نگردد وصلت آن مهربان
Ben onu sınasam, Sınama yüzünden ona yüzlerce kılıç vursam yine o merhametli sevgilinin sevgisi eksilmez.
داند او که آن تیغ بر خود میزنم ** من ویم اندر حقیقت او منم
Bilir ki o kılıcı kendime vuruyorum. Çünkü ben oyum hakikatte o da ben.
بیان اتحاد عاشق و معشوق از روی حقیقت اگر چه متضادند از روی آنک نیاز ضد بینیازیست چنان که آینه بیصورتست و ساده است و بیصورتی ضد صورتست ولکن میان ایشان اتحادیست در حقیقت کی شرح آن درازست و العاقل یکفیه الاشاره
Niyaz, nazın zahiren zıddıdır, fakat hakikatte aşıkla maşuk, görünüşte zıt olmakla beraber birdir. Nitekim aynanın sureti yoktur, suretsizlik de suretin zıddıdır. Fakat aynayla suret arasında hakikatte birlik vardır. Bunu anlatmak uzun sürer. Aklı olana bir işaret yeter.
جسم مجنون را ز رنج و دوریی ** اندر آمد ناگهان رنجوریی
Ayrılık derdinden Mecnun, ansızın hastalandı.
خون بجوش آمد ز شعلهی اشتیاق ** تا پدید آمد بر آن مجنون خناق 2000
پس طبیب آمد بدار و کردنش ** گفت چاره نیست هیچ از رگزنش
Tedavi için hekim geldi. Gördü ki damarını yarmak ve kan almaktan başka çare yok.
رگ زدن باید برای دفع خون ** رگزنی آمد بدانجا ذو فنون
Kanı defetmek için hacamat lazım dedi. Çağırdılar hünerli bir hacamatçı geldi.
بازوش بست و گرفت آن نیش او ** بانک بر زد در زمان آن عشقخو
Kolunu bağladı, sis olan yeri deşeceği sırada o huyu, aşktan ibaret olan aşık, bir nara attı.
مزد خود بستان و ترک فصد کن ** گر بمیرم گو برو جسم کهن
Dedi ki: Paranı al git, hacamat etme. Ölürsem öleyim, bu köhnemiş beden bırak ölsün!
گفت آخر از چه میترسی ازین ** چون نمیترسی تو از شیر عرین 2005
Hacamatçı dedi ki: Bundan ne korkuyorsun sen kükremiş aslandan bile korkmazsın.
شیر و گرگ و خرس و هر گور و دده ** گرد بر گرد تو شب گرد آمده
Geceleyin aslan, kurt, ayı, yaban sığırı gibi hayvanlarla bütün yırtıcı hayvanat, saf,saf çevrene toplanırlar.
می نه آیدشان ز تو بوی بشر ** ز انبهی عشق و وجد اندر جگر
Onlar sende aşk ve vecitten başka hiçbir şey görmezler. Senden insan kokusu almazlar.
گرگ و خرس و شیر داند عشق چیست ** کم ز سگ باشد که از عشق او عمیست
Kurt, ayı ve aslan bile aşk nedir, biliyor. Artık aşktan kör olan kişi köpekten de aşağıdır.
گر رگ عشقی نبودی کلب را ** کی بجستی کلب کهفی قلب را
Köpekte aşk damarı olmasaydı Ashabı kehf’in köpeği, kala erbabını arar mıydı hiç?
هم ز جنس او به صورت چون سگان ** گر نشد مشهور هست اندر جهان 2010
Şöhret olmamıştır ama alemde onun cinsinden çok köpekler vardır.
بو نبردی تو دل اندر جنس خویش ** کی بری تو بوی دل از گرگ و میش
Sense kendi cinsinden olandan bile bir koku almadın. Artık kurtla koyundan aşk kokusunu nereden alacaksın?
گر نبودی عشق هستی کی بدی ** کی زدی نان بر تو و کی تو شدی
Aşk olmasaydı, varlık nereden olurdu? Ekmek nasıl olur da gelir senin vücuduna katılırdı?
نان تو شد از چه ز عشق و اشتها ** ورنه نان را کی بدی تا جان رهی
Ekmek varlığa katıldı neden? aşktan, istekten. Yoksa ekmeğin can olmasına yol var mi?
عشق نان مرده را می جان کند ** جان که فانی بود جاویدان کند
Aşk,ölü olan ekmeği can haline getirmede, fani olan cani ebedileştirmede.
گفت مجنون من نمیترسم ز نیش ** صبر من از کوه سنگین هست بیش 2015
Mecnun dedi ki: Ben yaradan korkmuyorum. Sabrım, taştan yapılma dağlardan da fazladır.
منبلم بیزخم ناساید تنم ** عاشقم بر زخمها بر میتنم
Yarasız durmaya hayatta tahammülüm yok. Yaralara aşığım, onlara koşa,koşa giderim.
لیک از لیلی وجود من پرست ** این صدف پر از صفات آن درست
Fakat vücudum Leyla ile doludur. Bu sedef o incinin sıfatları ile dolmuştur.
ترسم ای فصاد گر فصدم کنی ** نیش را ناگاه بر لیلی زنی
Ey hacamatçı, korkarım beni hacamat ederken Leyla’yı yaralarsın.
داند آن عقلی که او دلروشنیست ** در میان لیلی و من فرق نیست
Gönlü aydın olan akıllı kişi, bilir ki benimle Leyla arasında bir fark yok.
معشوقی از عاشق پرسید کی خود را دوستتر داری یا مرا گفت من از خود مردهام و به تو زندهام از خود و از صفات خود نیست شدهام و به تو هست شدهام علم خود را فراموش کردهام و از علم تو عالم شدهام قدرت خود را از یاد دادهام و از قدرت تو قادر شدهام اگر خود را دوست دارم ترا دوست داشته باشم و اگر ترا دوست دارم خود را دوست داشته باشم هر که را آینهی یقین باشد گرچه خود بین خدای بین باشد اخرج به صفاتی الی خلقی من رآک رآنی و من قصدک قصدنی و علی هذا
Bir sevgili aşıkına sordu: Beni mi çok seversin, kendini mi? Aşık dedi ki: Ben kendimden ölmüş, kurtulmuş, seninle dirilmişim. Kendi varlığımdan, kendi sıfatlarımdan yok olmuşum, seninle var olmuşum. İlmimi unutmuşum, senin bilginle bilgi sahibi olmuşum. Kudretimi hatırdan çıkarmışım, senin kudretinle kudretlenmişim. Kendimi seversem seni sevmiş olurum, seni seversem kendimi sevmiş olurum. "Kimde yakın aynası varsa kendini görmüş olsa bile hakikatte Tanrıyı görmüş olur." "Sıfatlarıma bürünüp halka görün, seni gören beni görür, sana kaideden bana kasteder. " İşte bu, hep böyle gider.