چون ببازی عقل در عشق صمد ** عشر امثالت دهد یا هفتصد
Tanrı sevgisine düşer, aklınla oynarsan Tanrı, sana o aklın onlarca fazlasını, hattâ yedi yüzünü ihsan eder.
آن زنان چون عقلها درباختند ** بر رواق عشق یوسف تاختند
O kadındır, akıllarıyle oynadılar da Yusuf'un aşk sayvanına sıçradılar.
عقلشان یکدم ستد ساقی عمر ** سیر گشتند از خرد باقی مرد
Ömür sakisi, bir an onların akıllarını aldı, ömürlerinin sonuna kadar akla doydular, adını bile anmadılar.
اصل صد یوسف جمال ذوالجلال ** ای کم از زن شو فدای آن جمال
Ululuk ıssı Tanrı'nın güzelliğiyse yüzlerce Yusuf güzelliğinin de aslıdır. Ey kadından aşağı adam, o güzelliğe feda ol.
عشق برد بحث را ای جان و بس ** کو ز گفت و گو شود فریاد رس 3240
Ey can, bahsi ancak akıl keser. Nerde insanı dedikodudan kurtarıp feryada yetişen biri?
حیرتی آید ز عشق آن نطق را ** زهره نبود که کند او ماجرا
O söze aşk yüzünden bir hayrettir gelir, macerayı nakletmeye takati kalmaz.
که بترسد گر جوابی وا دهد ** گوهری از لنج او بیرون فتد
Çünkü bir cevap verirse içindeki incinin düşeceğinden korkar.
لب ببندد سخت او از خیر و شر ** تا نباید کز دهان افتد گهر
O, hayırdan da adamakıllı dudağını yummuştur,, serden de. Ağzından incinin düşeceğinden ürker.
همچنانک گفت آن یار رسول ** چون نبی بر خواندی بر ما فصول
Nitekim Peygamber'in dostu da demiştir ki: Peygamber, bize bir şeyden haber verdi, bir şey söyledi mi..
آن رسول مجتبی وقت نثار ** خواستی از ما حضور و صد وقار 3245
O seçilmiş Peygamber, bu incileri saçtığı sırada bizden yüzlerce huzur, yüzlerce vekar isterdi.
آنچنان که بر سرت مرغی بود ** کز فواتش جان تو لرزان شود
Hani başında bir kuş olur da uçmasın diye canin titrer.
پس نیاری هیچ جنبیدن ز جا ** تا نگیرد مرغ خوب تو هوا
Yerinden bile kımıldamaz,o güzelim kuş havalanmasın dersin.
دم نیاری زد ببندی سرفه را ** تا نباید که بپرد آن هما
Nefes alma,öksürüğün bile gelse kendini sıkar,o devlet kuşu uçar diye korkundan öksürmezsin bile.
ور کست شیرین بگوید یا ترش ** بر لب انگشتی نهی یعنی خمش
O sırada birisi sana tatlı,yahut acı bir söz söylese ağzına parmağını kor,sus demek istersin.
حیرت آن مرغست خاموشت کند ** بر نهد سردیگ و پر جوشت کند 3250
İşte o kuş hayrettir,seni susturur.Tencerenin ağzını kapatır,seni kaynatmaya başlar.
پرسیدن پادشاه قاصدا ایاز را کی چندین غم و شادی با چارق و پوستین کی جمادست میگویی تا ایاز را در سخن آورد
Padişahın,Eyaz'ı söyletmek üzere mahsus 'Bunca gamı,neşeyi,cansız bir şey olan çarıkla pöstekiye neden söylersin?'diye sordu
ای ایاز این مهرها بر چارقی ** چیست آخر همچو بر بت عاشقی
Ey Eyaz,bir çarık parçasına şu sevgi nedir?Neden bir put gibi ona aşıksın?
همچو مجنون از رخ لیلی خویش ** کردهای تو چارقی را دین و کیش
Mecnun gibi kendi Leyla’ndan yüzünü çevirmişsin de bir çarığı kendine din,iman edinmişsin.
با دو کهنه مهر جان آمیخته ** هر دو را در حجرهای آویخته
چند گویی با دو کهنه نو سخن ** در جمادی میدمی سر کهن
İki eski çarığa niceye kadar bir taze sözler söyleyerek,cansız bir şeye ezeli sırrı açacaksın?
چون عرب با ربع و اطلال ای ایاز ** میکشی از عشق گفت خود دراز 3255
Ey ayaz,Araplar gibi sevginden çöllerde kalan çadır yerlerine,oralardaki döküntülere uzun uzun hitap ediyorsun.
چارقت ربع کدامین آصفست ** پوستین گویی که کرتهی یوسفست
Çarığın göçüp giden hangi sevgilinden kalma?Pöstekin,sanki Yusuf'un gömleği!
همچو ترسا که شمارد با کشش ** جرم یکساله زنا و غل و غش
Hıristiyan,gibi hani..gider de keşişe bir yıllık suçunu,yaptığı zinaları,kalbinden geçirdiği kötülükleri sayıp döker.
تا بیامرزد کشش زو آن گناه ** عفو او را عفو داند از اله
Keşiş,suçunu bağışladı mı,onun affını Tanrı affı bilir.
نیست آگه آن کشش از جرم و داد ** لیک بس جادوست عشق و اعتقاد
Halbuki o papaz,ne suç bilir,ne adalet.Ama aşk ve inanış,pek kudretli bir sihirbazdır.
دوستی و وهم صد یوسف تند ** اسحر از هاروت و ماروتست خود 3260
Dostluk ve vehim,yüzlerce Yusuf yaratır.Büyü zaten Harut'la Murat'tan kalmadır.
صورتی پیدا کند بر یاد او ** جذب صورت آردت در گفت و گو
İnsan,sevgilinin hatırasiyle bir suret yaratır.O suretin çekişi,seni dedikoduya sevk eder.
رازگویی پیش صورت صد هزار ** آن چنان که یار گوید پیش یار
Suretin önüne varır,yüz binlerce sır dökersin,dostun dosta sır söylemesi gibi.
نه بدانجا صورتی نه هیکلی ** زاده از وی صد الست و صد بلی
Halbuki orada ne bir suret vardır ,ne bir heykel.Öyle olduğu halde ondan yüzlerce Elest duyulur,bundan yüzlerce Bela.
آن چنان که مادری دلبردهای ** پیش گور بچهی نومردهای
Nitekim gönlü yaralı bir ana da yeni ölmüş yavrusunun yanına,
رازها گوید به جد و اجتهاد ** مینماید زنده او را آن جماد 3265
Candan yürekler sırlar söyler.O cansız toprak,ona diri görünür.
حی و قایم داند او آن خاک را ** چشم و گوشی داند او خاشاک را
O toprağı diri ve canlı sanır,o toprak yığınının gözü,kulağı vardır zannına kapılır.
پیش او هر ذرهی آن خاک گور ** گوش دارد هوش دارد وقت شور
مستمع داند به جد آن خاک را ** خوش نگر این عشق ساحرناک را
Onca o toprağın her zerresi duyar,o coştu mu,feryadını iştir,anlar.
آنچنان بر خاک گور تازه او ** دمبدم خوش مینهد با اشک رو
Ana,çocuğunun yeni mezarının toprağına anbean gözyaşlarıyla kapanır,yüzünü,gözünü sürer.
که بوقت زندگی هرگز چنان ** روی ننهادست بر پور چو جان 3270
Oğlu diriyken bile o canının canına, o can yavrusuna asla böyle yüzünü,gözünü sürmemiştir.
از عزا چون چند روزی بگذرد ** آتش آن عشق او ساکن شود
Fakat bu ölümden birkaç gün geçti mi sevgisinin ateşi yatışır.
عشق بر مرده نباشد پایدار ** عشق را بر حی جانافزای دار
Ölüye karşı aşk ebedi olmaz ki.Sen,cana canlar katan diriyi sev.
بعد از آن زان گور خود خواب آیدش ** از جمادی هم جمادی زایدش
Bu acı geçti mi o mezarın karşısında durmaktan yorgunluk gelir,uykusu gelir.Cansız bir şeyden ancak cansız bir şey doğar.
زانک عشق افسون خود بربود و رفت ** ماند خاکستر چو آتش رفت تفت
Çünkü aşk,afsununu çalmış,gitmiştir.Ateş sönüverdi mi kül almıştır.
آنچ بیند آن جوان در آینه ** پیر اندر خشت میبیند همه 3275
Gencin aynada gördüğünü ihtiyar,tamamiyle kerpiçte görür.
پیر عشق تست نه ریش سپید ** دستگیر صد هزاران ناامید
Pir,senin aşkındır,sakalı da ak olan değil.Pir,yüz binlerce ümitsizin elinden tutandır.
عشق صورتها بسازد در فراق ** نامصور سر کند وقت تلاق
Aşk,ayrılık aleminde suretler düzer.Fakat insan,hakiki sevgiliyle buluştu mu tasavvur bile edilmiyen,tasvire bile sığmayan hakikat meydana çıkar da,
که منم آن اصل اصل هوش و مست ** بر صور آن حسن عکس ما بدست
Der ki:Aklın ve akıllının da aslının aslı benim,sarhoşun da.Suretlerdeki o güzellik,bizim aksimizdir.
پردهها را این زمان برداشتم ** حسن را بیواسطه بفراشتم
Şimdi perdelerini kaldırarak,güzelliğimizi vasıtasız gösterdik.
زانک بس با عکس من در بافتی ** قوت تجرید ذاتم یافتی 3280
Çünkü benim aksimle çok uğraştın,nihayet zatının tecrit kuvvetini buldun.
چون ازین سو جذبهی من شد روان ** او کشش را مینبیند در میان
Bu taraftan benim cezbem gelince Hıristiyan,arada papazı görmez.
مغفرت میخواهد از جرم و خطا ** از پس آن پرده از لطف خدا
Halbuki o,papaz perdesinin ardındaki Tanrı lutfundan bağışlanmasını,o lutuftan cürüm ve hatanın yargılanmasını,diler.
چون ز سنگی چشمهای جاری شود ** سنگ اندر چشمه متواری شود
Bir taştan bir kaynak çıkıp aksa taş,artık o akar suyun içinde gizli kalır.
کس نخواهد بعد از آن او را حجر ** زانک جاری شد از آن سنگ آن گهر
Ondan sonra artık kimse ona taş demez.Çünkü o taştan o inci çıkıp akmaktadır.
کاسهها دان این صور را واندرو ** آنچ حق ریزد بدان گیرد علو 3285
Bu suretleri kaseler bil.Bu kaselere,Hak ne dökerse o dolar.
گفتن خویشاوندان مجنون را کی حسن لیلی باندازهایست چندان نیست ازو نغزتر در شهر ما بسیارست یکی و دو و ده بر تو عرضه کنیم اختیار کن ما را و خود را وا رهان و جواب گفتن مجنون ایشان را
Mecnun'a akrabasının "Leyla'nın güzelliği pek o kadar fazla değil. Şehrimizde ondan daha güzel nice kızlar var. Sana bir tanesini,iki tanesini gösterelim de içlerinden birini seç,bizi de bu dertten kurtar,kendini de"demeleri.Mecnun'un onlara cevap vermesi.