لیک تمثیلی و تصویری کنند ** تا که در یابد ضعیفی عشقمند
Fakat sevdalı ve bir zayıf kişi anlasın diye bir örnek verir, bir suretle tasvir ederler.
مثل نبود لیک باشد آن مثال ** تا کند عقل مجمد را گسیل
O şey, örnektir, onun misli değil. Bu örneği de donmuş kalmış akıl, bunu anlasın diye getirirler.
عقل سر تیزست لیکن پای سست ** زانک دل ویران شدست و تن درست
Akıl keskindir ama ayağı gevşektir. Çünkü gönlü yıkıktır, bedeni sağlam.
عقلشان در نقل دنیا پیچ پیچ ** فکرشان در ترک شهوت هیچ هیچ 120
Bu çeşit aklı olanların akılları, neye takılırsa sımsıkı takılır ama şehveti bırakmayı hiç mi hiç düşünmezler.
صدرشان در وقت دعوی همچو شرق ** صبرشان در وقت تقوی همچو برق
Dâva zamanı göğüsleri doğuya benzer, fakat takva zamanı sabırları, âdeta bir şimşektir.
عالمی اندر هنرها خودنما ** همچو عالم بیوفا وقت وفا
Her biri hünerlerle kendini gösterir, âlim geçinir. Fakat vefa vaktinde âlem gibi vefasızdır.
وقت خودبینی نگنجد در جهان ** در گلو و معده گم گشته چو نان
Kendini görme zamanında cihana sığmaz, fakat ekmek gibi boğazda, mide de kaybolur gider.
این همه اوصافشان نیکو شود ** بد نماند چونک نیکوجو شود
Fakat yine de bütün bu vasıflar iyidir... İyilik aradı mı insanda kötü şey kalmaz ki.
گر منی گنده بود همچون منی ** چون به جان پیوست یابد روشنی 125
Meni, benliğinde kaldıkça kokuşur, pis olur. Fakat cana ulaştı mı aydınlık âlemini bulur.
هر جمادی که کند رو در نبات ** از درخت بخت او روید حیات
Cansız şey, nebatata yüz tuttu mu, baht ağacından hayat biter.
هر نباتی کان به جان رو آورد ** خضروار از چشمهی حیوان خورد
Canlıya yüz tutan nebat, Hızır gibi âbıhayat kaynağından içer.
باز جان چون رو سوی جانان نهد ** رخت را در عمر بیپایان نهد
Can da canana yüz tutarsa pılısını pırtısını sonsuz ömür iklimine çeker götürür.
سال سایل از مرغی کی بر سر ربض شهری نشسته باشد سر او فاضلترست و عزیزتر و شریفتر و مکرمتر یا دم او و جواب دادن واعظ سایل را به قدر فهم او
Birisinin , vaaz eden bir hocaya “Bir borcun üstüne oturmuş olan kuşun başı mı daha üstün ve yücedir, yoksa kuyruğu mu” diye sorması, vaaz edenin de,soran adamın anlayışına göre cevap vermesi.
واعظی را گفت روزی سایلی ** کای تو منبر را سنیتر قایلی
Bir gün bilgisiz bir adam, vaaz eden birine sordu: Mimberde senden daha yüce söz söyleyen, senden daha güzel vaaz eden bir adam bile yok.
یک سالستم بگو ای ذو لباب ** اندرین مجلس سالم را جواب 130
Sana bir sorum var; ey akıllı er, bu mecliste sualime cevap ver.
بر سر بارو یکی مرغی نشست ** از سر و از دم کدامینش بهست
Bir kale burcunun üstüne bir kuş otursa başı mı daha üstündür, kuyruğu mu?
گفت اگر رویش به شهر و دم به ده ** روی او از دم او میدان که به
Vaaz eden dedi ki: Yüzü şehre, kuyruğu köyeyse yüzü, bil ki kuyruğundan üstündür.
ور سوی شهرست دم رویش به ده ** خاک آن دم باش و از رویش بجه
Yok... Eğer kuyruğu şehre, yüzü köyeyse o kuyruğa toprak ol, yüzünden yüz çevir.
مرغ با پر میپرد تا آشیان ** پر مردم همتست ای مردمان
Kanadı olan kuş, yuvasına kadar uçup gider. İnsanlar, insanların kanadı da himmettir.
عاشقی که آلوده شد در خیر و شر ** خیر و شر منگر تو در همت نگر 135
Bir âşık, hayra, şerre bulanabilir. Sen onun hayrına şerrine bakma, himmetine bak.
باز اگر باشد سپید و بینظیر ** چونک صیدش موش باشد شد حقیر
Doğan, isterse beyaz ve eşsiz olsun; fare avladıktan sonra bayağıdır.
ور بود چغدی و میل او به شاه ** او سر بازست منگر در کلاه
Fakat baykuşun meyli, padişaha olsa doğan sayılır, külâhına bakma.
آدمی بر قد یک طشت خمیر ** بر فزود از آسمان و از اثیر
İnsan, bir hamur teknesi boyuncadır ama gök yüzünden de üstündür, esirden de.
هیچ کرمنا شنید این آسمان ** که شنید این آدمی پر غمان
Hiç bu gökyüzü “Biz onu ululadık” sözünü duydu mu? Kim duydu bu sözü? Dertlere düşmüş Âdemoğlu.
بر زمین و چرخ عرضه کرد کس ** خوبی و عقل و عبارات و هوس 140
Hiç kimse, güzelliğini, aklını, sözlerini, isteklerini yeryüzüne gösterdi, bildirdi mi?
جلوه کردی هیچ تو بر آسمان ** خوبی روی و اصابت در گمان
Hiç yüzünün güzelliğini, reyindeki isabeti gökyüzüne göstermeye, söylemeye kalkıştı mı?
پیش صورتهای حمام ای ولد ** عرضه کردی هیچ سیماندام خود
Oğlum, hiçbir gümüş bedenli dilber, hamam duvarlarına çizilmiş resimlere kendisini gösterir, onların karşısında cilvelenir mi?