Bu birbiri üstüne ulanan elçilikler, bu gürültü patırtı üzerine o taraftan size bir cevap geldi mi? Ne gezer?
نی ولیکن یار ما زین آگهست ** زانک از دل سوی دل لا بد رهست 2555
Gelmedi ama sevgilimiz biliyor ya. Mutlaka gönülden gönle yol vardır derler.
پس از آن یاری که اومید شماست ** از جواب نامه ره خالی چراست
Peki ama umduğumuz sevgiliden niye mektubumuza cevap gelmedi, niye yol bomboş öyleyse?
صد نشانست از سرار و از جهار ** لیک بس کن پرده زین در بر مدار
Gizli aşikâr yüzlerce nişane var, fakat yeter, bu kapının perdesini bundan fazla açma.
باز رو تا قصهی آن دلق گول ** که بلا بر خویش آورد از فضول
Sen yine, zevzekliğinden kendi kendisini derde atan o ahmak Delkak’ın hikâyesini söyle.
پس وزیرش گفت ای حق را ستن ** بشنو از بندهی کمینه یک سخن
Vezir dedi ki: Ey doğruya bir direk, bir dayak olan padişahım! Şu aşağılık kul bir söz söyleyecek, onu lûtfen dinle.
دلقک از ده بهر کاری آمدست ** رای او گشت و پشیمانش شدست 2560
Delkak, köyden bir iş için geldi. Bir şey söyleyecekti. Şimdi vazgeçti, pişman oldu.
ز آب و روغن کهنه را نو میکند ** او به مسخرگی برونشو میکند
Yağdan, baldan bahsetmede, söyleyeceğini gizlemede, maskaralıkla bu işten kurtulmaya savaşmada.
غمد را بنمود و پنهان کرد تیغ ** باید افشردن مرورا بیدریغ
Kını gösteriyor, kılıcı gizliyor. Onu acımadan sıkıştırmak gerek.
پسته را یا جوز را تا نشکنی ** نی نماید دل نی بدهد روغنی
Fıstığı, yahut cevizi kırmadıkça ne içi meydana çıkar, ne ondan bir yağ çıkarılır.
مشنو این دفع وی و فرهنگ او ** در نگر در ارتعاش و رنگ او
Onun bu saçma sözlerini, bu maskaralığını dinleme de titreyişine, yüzünün rengine bak.
گفت حق سیماهم فی وجههم ** زانک غمازست سیما و منم 2565
Tanrı, “Niyetleri yüzlerine görünüp durur” dedi. Çünkü yüz içteki sırrı söyler, açığa vurur.
این معاین هست ضد آن خبر ** که بشر به سرشته آمد این بشر
Bu görünen şey, duyulan sözün zıddıdır. Çünkü insan şerle yoğrulmuştur.
گفت دلقک با فغان و با خروش ** صاحبا در خون این مسکین مکوش
Delkak, feryat ve figan ederek, coşup köpürerek vezir dedi, bu yoksulun kanına girmeye kalkışma.
بس گمان و وهم آید در ضمیر ** کان نباشد حق و صادق ای امیر
Gönle nice şüpheler, vehimler gelir ki doğru ve yerinde değildir.
ان بعض الظن اثم است ای وزیر ** نیست استم راست خاصه بر فقیر
“Şüphe yok ki şüphenin bazısı suçtur, günahtır.” Sitem, hele yoksula olursa hiç doğru değildir.
شه نگیرد آنک میرنجاندش ** از چه گیرد آنک میخنداندش 2570
Padişah kendisini inciten kişiye bile kötülük etmezken nasıl olur da onu güldürene kötülük eder?
گفت صاحب پیش شه جاگیر شد ** کاشف این مکر و این تزویر شد
Fakat vezirin sözü, padişahın gönlüne yer etmişti.
گفت دلقک را سوی زندان برید ** چاپلوس و زرق او را کم خرید
“Delkak’ı zindana götürün, maskaralığına, riyasına pek kapılmayın.
میزنیدش چون دهل اشکمتهی ** تا دهلوار او دهدمان آگهی
Boş karnına davul gibi vurun da davul gibi nesi var, nesi yoksa bize haber versin.
تر و خشک و پر و تی باشد دهل ** بانگ او آگه کند ما را ز کل
Davul kuru olursa sesi başka türlü çıkar, yaş olursa başka türlü. İçinde bir şey olursa başka türlü bir ses verir, boş olursa başka türlü. Sesi ne halde olduğunu bildirir bize.