English    Türkçe    فارسی   

1
1259-1283

  • Yüz kere canına kastederse yine sana can veren derdine derman olan kazadır.
  • Bu kaza yüz kere yolunu kesse de yine senin çadırını göklerin üstüne kurar. 1260
  • Seni eminlik mülküne götürmek için bu korkutmasını inayet bil!
  • Bu sözün sonu gelmez, söz de uzadı. Sen tavşanla aslan hikâyesini dinle!
  • Kuyuya yaklaşınca aslanın yanında, tavşanın geri çekilmesi
  • Kuyu yanına gelince aslan, tavşanın geri kaldığını gördü.
  • Dedi ki: “Niçin ayağını geri çektin. Ayağını geri çekme, ileri gel!”
  • Tavşan “Ayağım nerede? Elim ayağım kesildi. Canım tir tir titriyor, yüreğim yerinden oynadı. 1265
  • Yüzümün rengini görmüyor musun? Altın sarısı gibi. Rengim, ne halde olduğumu bildiriyor.
  • Tanrı yüze “bildirici” demiştir. Onun için ariflerin gözü, yüze dalmış, kalmıştır.
  • Renk ve koku, çan gibi haber verir; atın kişnemesi, atın mevcudiyetini bildirir.
  • Eşeğin sesini, kapının sesinden fark edesin diye her şeyin sesi, o şeyi haber verir.
  • Peygamber insanları ayırt etmek hususunda “insan, sözünde gizlidir” dedi. 1270
  • Yüzün renginde gönül halinden bir nişan vardır. Bana acı, sevgi kalbinde tut!
  • Kırmızı yüz, sahibinin refah ve saadetine delâlet eder, sarı yüz, sahibinin meşakkat ve belâ içinde olduğunu bildirir.
  • Elimi, ayağımı alana, yüzümün rengini uçurana, kuvvetimi giderene, çehremi bozana uğradım.
  • Önüne geleni kırma, ağaçları kökünden, dibinden söküp çıkarana sataştım.
  • Adamları, hayvanları, cemadat ve nebatatı mat edene rastladım. 1275
  • Bunlar cüziyattır, külliyatın da onun yüzünden renkleri sararmış, kokuları bozulmuştur.
  • Cihan; gâh sabredip gâh şükrettikçe bağlar, bahçeler, gâh giyinir, gâh çırçıplak kalır;
  • Güneş, ateş renginde doğmuşken diğer bir saatte baş aşağı batar;
  • Göklerde parıldayan yıldızlar; zaman zaman ihtiraka uğrarlar;
  • Güzellikte yıldızlardan daha parlak olan ay da ince ağrıya tutulup hilâl olur; 1280
  • Çok sakin ve edepli olan bu yeri de sarsıntı sıtmaya düşürür;
  • Nice dağlar, bu ansızın gelen felâketten dolayı yeryüzüne kumlar gibi dağılıvermişlerdir!
  • Ruhla eş olan hava bile kaza baş gösterince veba kesilir, ufunetlenir: